18 Haziran 2008 Çarşamba

Farklı Bir Aydınlanma Modeli - Köy Enstitüleri / Firdevs GÜMÜŞOĞLU








Tonguç, mevcut eğitimle yol alınamayacağına, tümüyle farklı bir anlayışla hareket etmek gerektiği konusuna odaklanır. 
Tonguç, köyü içerden canlandırmayı amaçlar. Bunun klasik eğitim sistemiyle başarılmayacağını düşünür, üretici, yaratıcı ve özgürleştirici eğitim ilkelerini yaşama geçirir. 
Onun eserleri, eğitim bilimi ve eğitim sosyolojisi açısından zengin veriler sunar. 
Tonguç’un eserlerinin yanı sıra mektupları da, okuyucuya geniş ufuklar açar.

Tonguç’un yazdığı mektuplarda, durağan bir yaşama sahip 1930’ların, 40’ların köyünü canlandırma, köyün çocuklarını köyün gereksinimleri doğrultusunda yetiştirme temel sorundur.

Onun uyguladığı eğitim yöntemi, eğitimin her aşamasındaki özneyle diyalog kuran, eleştiren, özeleştiri alışkanlığını oluşturmaya çalışan; ülke, doğa ve insan sevgisiyle yoğrulmuş bir nitelik taşır. Onun eğitim anlayışı hümanizmden beslenir, genç bireyleri topluluk değerlerine bağlı, ancak o değerlerin dönüştürücü öznesi olarak görür. Köy Eğitmen Kursları’yla başlayan ve Köy Enstitüleri’yle devam eden süreçte Tonguç’un mektupları; köylüden öğrenmeye, köylüye öğretmeye, öğrenilenlerin köyün yaşam kalitesini yükselmesine katkıda bulunmaya odaklıdır.

Eleştirel pedagoji alanında sıkılıkla vurgulandığı gibi, öğretenin öğrenci, öğrencinin de öğreten olduğu eğitim ortamları Köy Enstitüleri’nde uygulama alanı bulur. Öte yandan eğitim, bireyi toplumsal alanda güçlendiren, eleştirel aklı egemen kılan bir işleve büründürülmeye çalışılır.Tonguç’un mektuplarındaki üslup; öğretici, eleştiri ve özeleştiriye dayalı, destekleyici, imeceyi ön planda tutan, özsaygıyı geliştiren, doğa ve insan sevgiyle doludur. Aynı zamanda alçakgönüllüdür ve bu yüzden de diyalogu içerir. Başlangıçta da belirtildiği gibi mektuplaşma, bürokratik yapının içinde işlevsel bir yöntem olarak bilinçli bir biçimde seçilmiştir. Böylelikle yöneten-yönetilen arasındaki uçurumu ortadan kaldırmak, sözü edilen kurumların gereksinimlerini ve taleplerini doğrudan Ankara’ya ulaştırmak hedeflenir. Bu yöntem, aynı zamanda inisiyatif alan, sorumluluğu ve başarıyı paylaşan yatay ilişkiler sistemini beraberinde getirmiştir.
Nitekim bu uygulamanın sonunda, kolektif aidiyeti olan, düşüncelerini açıklıkla söylemeyi öğrenen, katılımcı, sorunlar karşısında çözümler üretme yetisi gelişmiş, mesleğinin yanı sıra bir zanaat kolunda uzmanlaşmış, entelektüel birikimi olan 18 bine yakın öğretmen ve sağlık elemanı yetişmiştir. Bu insanlar, Türkiye’nin eğitim, bilim, sanat, edebiyat ve siyaset emekçilerini oluşturmuştur.

Tonguç’un mektupları, eğitim sisteminin içinde bulunduğu sorunları anlamak, çözümler üretmek için günümüz eğitimcilerine, bilim insanlarına ve yöneticilerine ışık tutan örneklerle doludur.
* * * * * * * * * * * * * * 
Kaynak: İsmail Hakkı Tonguç’un Mektupları ve Klasik Eğitime Karşı Özgürleştirici Eğitim / Firdevs GÜMÜŞOĞLU - Prof. Dr., MSGSÜ, FEF, Sosyoloji Bölümü

17 Haziran 2008 Salı

Anadolu aydınlanmasının temel taşları - Köy Enstitüleri / Atila Girgin



Köy Enstitüleri, fakir Türkiye'de, öğrencinin, öğretmenin, okulun üretici olmasını istiyordu. Batı'da, ezberci okula karşı öne sürülen iş eğitimi ilkesi, Türkiye' de yarınki dünyanın eğitim yolu olmakla kalmayıp, bağımsız bir milli ekonomi kurmanın yolu, yollarından biri olmak üzereydi. Kurulabilmiş yirmi Köy Enstitüsü'nden her biri on yıl sonra kendi kendisini beslemek, hatta bazı bölgelerde devlete kazanç sağlamak inancı, hiç değilse umuduyla kurulmuştu. Arifiye Köy Enstitüsü'nün balık işletme kurumu bir kaç yıl içinde umutları aşmış bir duruma gelmişti bile.(Sabahattin Eyüpoğlu – Köy Enstitüleri Üzerine / Cumhuriyet Gazetesi Tarih ve Kültür Dizisi Kitapları).

Genç Türkiye Cumhuriyeti, Cumhuriyetin kuruluşundan Köy Enstitülerinin kapatıldığı güne kadar geçen sürede, dünya kültür tarihinde bir eşine daha rastlanılması neredeyse olanaksız bir cemaat’ten topluma geçme, düşünen birey’in zorunlu iklimini oluşturabilecek bir toplumsallaşma sürecini yaşadı. Köy Enstitülerinin kapatılmasından günümüze uzanan yol ise, ancak bir ülkenin bütün gençliğini düşündürmemeyi, düşünme eyleminden uzak tutmayı, düşünmenin yerini ezberlemenin almasını gizli, fakat temel hedefler olarak gören bir eğitim politikasının yürürlüğe itiraf edelim, çoğu kez de başarıyla! Konulduğu bir süreçtir.

Ahmet Cemal – Cumhuriyet Gazetesi, 17/07/2008

* * * * * * * * * 

KÖY ENSTİTÜLERİNİN KURUMSAL KALITINA DAİR KÜLTÜR BAKANLIĞINDAN DEĞERLİ BİR AÇIKLAMA”

Kültür Bakanlığı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Müdürlüğü’nün, Konya Valiliği’ne gönderdiği 4 Ocak 2000 tarihli yazısına dayanıyor. Kararda şu ifadeler yer alıyor:

Bilindiği gibi Köy Enstitüleri’nin Cumhuriyet dönemi çağdaş kültürel gelişmemizde çok özel ve önemli bir yeri bulunmaktadır. Toplumsal aydınlanmamıza büyük katkıda bulunan ve dünyanın birçok ülkesinde örnek eğitim kurumu olarak esin kaynağı yapılan Köy Enstitülerinin birçoğunun binaları da halen Cumhuriyet dönemi anılarını taşıyarak varlıklarını sürdürmektedir.

Yurt düzeyine yayılmış bulunan Köy Enstitüsü binaları, önemli tarihsel ve kültürel süreçlere tanıklık eden ve Cumhuriyet döneminin Atatürk ilkelerini yaşama geçirmek üzere eğitim ve çağdaş uygarlık hedeflerini simgeleyen kimlikleriyle, 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’nun 6.maddesi gereği korunması gerekli taşınmaz kültür varlıklarıdır.

Bu nedenle ekli listede yer alan ve Valiliğimiz sınırları içersinde bulunan Köy Enstitüsü binalarının 2863 sayılı yasa gereğince korunmalarının sağlanması ve yapılacak her türlü uygulama öncesinde Bakanlığımızdan izin alınması hususunda gereğini rica ederim.”

* * * * * * * * * * * *

KAYNAK: http://girgin-huseyin.blogspot.com/2022/07/ivriz-koy-enstitusu-peskes-mi-cekiliyor.html

* * * * * * * * * * * *

Köy enstitülerinin dokunduğu ailelerin doğum günü 17 Nisan. Açıldıkları her yeri doğrudan doğruya ekonomik, sosyal ve kültürel yönden etkileyen köy enstitülerinin öğrencileri, köylüyü de okula katıyorlardı. / 1950’den itibaren enstitüler her taraftan bombardıman edildikleri bir zamanda Sağlık Bakanlığı’ndan tanınmış bir kişi “Halk sağlığına en büyük hizmeti yapanın Sağlık Bakanlığı değil Köy Enstitüleri olduğu”nu yayınla ifade etmişdi. (Fay Kirby, S: 238-239-240)

* * * * * * * * *

Kaynak: https://girgin-huseyin.blogspot.com/2008/06/anadolu-aydnlanmasnn-temel-talar-ky.html





15 Haziran 2008 Pazar

Aydınlanmanın Çoban Ateşleri - KÖY ENSTİTÜLERİ / Atila Girgin



.......«Reformlar» diye sayıklanan yapısal yenileşmeyi halkımız gerçekleştirecekti. Planlı programlı, verimli çalışmalarla artan tarımsal gelirimiz tarım kesiminden meslekleşerek yeni alanlara kayan iş gücümüz, başkalarına avuç açmadan sanayileşmemizi sağlayacaktı.
Eğitim kirizmasının hazırladığı ortamda kökleşecek kooperatifçilik tıkır tıkır işleyecek, üreticinin, tüketicinin sömürülmesi sona erecek, artan ulusal gelir daha adilane bölüşülecek, dengeli kalkınma yoluna girilecekti.

Büyük «insan erozyonu» sona erecek, «beyin göçü, emek göçü» diye bir şey görmeyecektik.

Enstitülerle halkın derinlerine iniliyor, onun yüzlerce yıldan beri yarattığı değerler, güzellikler yüze çıkarılıyor, çağdaş kültürle harman ediliyordu. Makas kesmedik, iğne batmadık nakışlar, türküler, oyunlar, sazlar sözler Enstitülerle yurt yüzeyine yayıldı.

Yaratıcılığımız ulusal kaynaklara açıldı, yazınımız bölge, zümre yazını olmaktan çıkıp ulusal boyutlara kavuştu........
* * * * * * * * * * 
“Köy Enstitüleri yalnız köylüyü uyarmanın en kestirme yolunu buldukları için değil, kentlerdeki ve başkentteki eğitim ve öğretim sistemini temelinden sarstıkları için kapatılmışlardır. Köy Enstitüleri on yıl hızlarını sürdürebilmiş olsalardı, Türkiye'de orta ve yüksek öğretmenlerin çoğu öğrencilerinden ders almak zorunda kalabilirlerdi.” (Sabahattin Eyüpoğlu – Köy Enstitüleri Üzerine / Cumhuriyet Gazetesi Tarih ve Kültür Dizisi Kitapları).

Köy Enstitüleri, fakir Türkiye'de, öğrencinin, öğretmenin, okulun üretici olmasını istiyordu. Batı'da, ezberci okula karşı öne sürülen iş eğitimi ilkesi, Türkiye' de yarınki dünyanın eğitim yolu olmakla kalmayıp, bağımsız bir milli ekonomi kurmanın yolu, yollarından biri olmak üzereydi. Kurulabilmiş yirmi Köy Enstitüsü'nden her biri on yıl sonra kendi kendisini beslemek, hatta bazı bölgelerde devlete kazanç sağlamak inancı, hiç değilse umuduyla kurulmuştu. Arifiye Köy Enstitüsü'nün balık işletme kurumu bir kaç yıl içinde umutları aşmış bir duruma gelmişti bile.(Sabahattin Eyüpoğlu – Köy Enstitüleri Üzerine / Cumhuriyet Gazetesi Tarih ve Kültür Dizisi Kitapları).

Kendini herkesten akıllı saymak,akılsızlığın en kesin belirtisidir; kendisini herkesten daha akıllı sananlar da en çok politikacılar, en az da bilim adamları arasında görülür, görülmesi gerekir. 
Bir bilim adamı kendini herkesten daha akıllı sayıyorsa, siz de onu bilim adamı olamamış bir politikacı ya da politikaci olamamış bir bilim adamı sayabilirsiniz. 
Bizde böyleleri öteden beri çoktur. Bunlardan biri rütbesinin, cüppesinin gösterişine dayanarak ve kendi benzerlerine katılarak Köy Enstitülerinin bir ütopya olduğu fetvasını verdi. Bu fetva hiç bir Köy Enstitüsünün semtine uğramadan, kuruculardan hiç biriyle görüşmeden yıkıcı politikacı bilim adına desteklemek için verilmişti. 
Birkaç yıl içinde Türkiye'nin dört bir yanında gelmez denen suları getiren, yetişmez denen bitkileri, insanları umutlar ötesinde yetiştiren, bozkırlar ortasında on binlerce ışıklı pencere açan ve -hepsinden önemlisi- bunca yılgın köy delikanlısına bir ülkücülük aşılamış, güven vermiş, kapatıldıktan yirmi yıl sonra bile kuruluş bayramı kutlanan bir kuruma bir bilim adamı ütopya değil, gerçekleşmiş bir ütopya diyebilir olsa olsa, yurdunda ummadığı bir başarı sağlamış olduğunu görmenin sevinciyle.( Sabahattin Eyupoğlu - Köy Enstitüleri Üzerine / Cumhuriyet Gazetesi Kültür Kitapları ).
* * * * * * * * *

KÖY ENSTİTÜLERİNİN KURUMSAL KALITINA DAİR KÜLTÜR BAKANLIĞINDAN DEĞERLİ BİR AÇIKLAMA”

Kültür Bakanlığı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Müdürlüğü’nün, Konya Valiliği’ne gönderdiği 4 Ocak 2000 tarihli yazısına dayanıyor. Kararda şu ifadeler yer alıyor:

Bilindiği gibi Köy Enstitüleri’nin Cumhuriyet dönemi çağdaş kültürel gelişmemizde çok özel ve önemli bir yeri bulunmaktadır. Toplumsal aydınlanmamıza büyük katkıda bulunan ve dünyanın birçok ülkesinde örnek eğitim kurumu olarak esin kaynağı yapılan Köy Enstitülerinin birçoğunun binaları da halen Cumhuriyet dönemi anılarını taşıyarak varlıklarını sürdürmektedir.

Yurt düzeyine yayılmış bulunan Köy Enstitüsü binaları, önemli tarihsel ve kültürel süreçlere tanıklık eden ve Cumhuriyet döneminin Atatürk ilkelerini yaşama geçirmek üzere eğitim ve çağdaş uygarlık hedeflerini simgeleyen kimlikleriyle, 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’nun 6.maddesi gereği korunması gerekli taşınmaz kültür varlıklarıdır.

Bu nedenle ekli listede yer alan ve Valiliğimiz sınırları içersinde bulunan Köy Enstitüsü binalarının 2863 sayılı yasa gereğince korunmalarının sağlanması ve yapılacak her türlü uygulama öncesinde Bakanlığımızdan izin alınması hususunda gereğini rica ederim.”

* * * * * * * * * * * *

KAYNAK: http://girgin-huseyin.blogspot.com/2022/07/ivriz-koy-enstitusu-peskes-mi-cekiliyor.html

* * * * * * * * * * * *