27 Ocak 2014 Pazartesi

KİTAP OKUMA KÜLTÜRÜ - KÜTÜPHANELER ve KÖY ENSTİTÜLERİ / Ali Haydar ÇETİNKOL



KONU : KİTAP OKUMA KÜLTÜRÜ - KÜTÜPHANELER ve KÖY ENSTİTÜLERİ ... !!!
Yazan: Ali Haydar ÇETİNKOL (Karşıyaka-İzmir)
DEĞERLİ ARKADAŞLARIM MERHABA !..

Ülkemizin şuan ki ve istikbâlde ki durumunu İPOTEK altına alan CAN YAKICI bir konudur " KİTAP OKUMA KÜLTÜRÜ " !..
Gözlemlediğim kadarıyla ; " KÜTÜPHANELER " can çekişiyor !.. KİTAP OKUMA KÜLTÜRÜ " uygar ülkeler " düzeyine henüz ulaşmadan ! " ekran kültürüne " geçişin burukluğunu yaşıyorum !.. Eskiden de sevmezdik ama ! şimdilerde " okumayı " hiç sevmeyen bir toplum olduk !..
Bazı ülkeler ile karşılaştırma yapmak istiyorum .
BİR YILDA KİŞİ BAŞINA " KİTAP OKUMA SAYILARI " :
Japonya ' da ........ 25 kitap
İsviçre ' de ........ 10 kitap
Fransa ' da ........ 7 kitap
TÜRKİYE ' de ...... 6 kişiye ' yılda ' 1(bir ) kitap !!!

KÜTÜPHANELERLE İLGİLİ KARŞILAŞTIRMALAR :
1996 2001
Okuyucu sayısı .............. 22.523.000 11.698.000
Kayıtlı üye sayısı .............. 1.004.000 254.000
Ödünç verilen kitap ......... 4.507.000 2.164.000
Satın alınan kitap ............ 129.000 13.800
TÜRKİYE 'DE OKUMA VE İZLEME ORANLARI :
Dergi okuma ........ % 4
Kitap okuma ....... % 4,5
Gazete okuma ........ % 22
Radyo dinleme ....... % 24
T V İZLEME ........ % 95

Yukarıda ki İSTATİSTİKİ bilgiler çok düşündürücü ve acınacak durumda oluşumuzun küçük bir fotoğrafıdır !.. Devam ediyorum ...
Elektronik ' DEVRİM ÇAĞI ' KİTAP OKUMAYI gölgeledi !..Kitap okuma SEVGİ ve ALIŞKANLIĞI önce evde ANNELER - BABALAR... , okullarda ÖĞRETMENLERCE verilmelidir ... Ama ! anne - baba, öğretmenler ve diğer büyüklerimiz okumuyorlarsa ! ÇOCUKLARIMIZ nereden ' KİTAP OKUMA SEVGİ VE ALIŞKANLIĞI ' kazanacak !.. TÜRKİYE 'de ÇOCUKLAR okuma becerileri açısından 35 ÜLKE arasında 28. sırada !!!
Halbûki ; Bireylerin gelişmesi , çağdaş bir bilgi toplumu oluşturma ; bence ' okuma zenginliği ile kazanılacaktır ' !.. Eğitimin ana ilkesidir ' OKUMAK ' . " EĞİTİM ; EKMEK VE SUDAN SONRA EN ZORUNLU GIDADIR " der DANTON . " OKUMAYI ÖĞRENMEK SANATLARIN EN GÜÇ OLANIDIR . " özdeyişiyle GOETHE , okumayı öğrenmenin bir sanat olduğunu belirtiyor !..
E. GİBBAM'ın " OKUMAYI HİÇBİR SERVETE DEĞİŞMEM " özdeyişinin anlam zenginliği beynimin kıvrınlarını besliyor ...
D İ K K A T !.. GÜZEL KONUŞMA , SÖZCÜK ZENGİNLİĞİ , CÜMLE KURMA ALIŞKANLIĞI vb.vb. EDİNME de YİNE " OKUMAYLA " OLABİLECEKTİR !..
Bir F İ N Atasözü :
" KİTAPLAR DEMOKRASİNİN KALELERİDİR " demekte ... 2000 yıl öncesinden O V İ D İ U S ' da " GENÇLERİNİ KİTAPLA BESLEMEYEN TOPLUMLARIN SONU ACIDIR " uyarısını yapmıştır ... Çoğumuz yine anlamıyoruz , anlamak istemiyoruz !..
ÜLKEMİZDE GÜNDE ORTALAMA 5 SAAT T V İZLERKEN , KİTAP OKUMAYA YILDA SADECE VE SADECE 6 SAAT AYRILIYOR (!!!)
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,
Toplumsal kalkınmamazın ve kültürel başarımızın ana öğesi olan KİTAPLARIN OKUNMASI tutkuya dönüşmelidir ...
KONFÜÇYÜS'ün : " TANRIM !.. bana KİTAP dolu bir EVLE , ÇİÇEK dolu bir BAHÇE ver " yakarışı ; KİTAP okumanın ve KİTABIN önemini doğa sevinciyle örtüştüren bir yaklaşımdır ... BİLGİ AÇLIĞIMIZI KİTAPLARLA , RUHSAL YAPIMIZIN ONARIMINI ÇİÇEKLERLE DESTEKLEYEN BU YAKARIŞI BEN DE İÇSELLEŞTİRİYORUM ...
S O N U Ç :
ÇİN'li FİLOZOF KONFÜÇYÜS 'ün 2500 yıl önce yukarıda sunduğum özdeyişi ; ÜLKEMİZDE 1940 'tan - 1954 'e kadar yani 14 yıl gibi kısa bir zaman diliminde " KÖY ENSTİTÜLERİNDE " yaşanmış veya yaşatılmak için yola çıkılmıştır ...Her " KÖY ENSTİTÜLÜ " TEORİK EĞİTİMİN yanı sıra " PRATİK " bir beceri de edindi. DUVARCI,MARANGOZ,DEMİRCİ,ELEKTRİKÇİ vb. Köye gidecek ÖĞRETMEN hayatın her alanında " KÖYLÜYE ÖNDERLİK " edecek b i r i k i m e ve y e t e n e ğ e sahip bir önder olarak yetiştirilmektedir. Ayrıca bu okullarda " DAYAK " yoktur. Enstitülerde yetişen ÖĞRETMENLER tarafından da bu çoşku yaşatılmış ve yaşatılmaya çalışılmıştır ... Bu güzelim , DESTANSI OKUMA ve OKUTMA SEFERBERLİĞİ " KARŞI DEVRİMİN " acımasız kıyımına uğramış ve yaz yağmuru gibi gelip - geçmiştir !.. KÖY ENSTİTÜLERİ KAPANMAMIŞ OLSAYDI BUGÜN ÜLKE BU HALE GELİR MİYDİ ?.. GELMEZDİ ... GELEMEZDİ ... ÇÜNKÜ AYDINLANMANIN IŞIĞINDA YETİŞEN NESİL ' GERİCİLİĞE ' GEÇİT VERMEZDİ ... KÖY ENSTİTÜLERİ CHP 'NİN DESTEĞİ İLE DEMOKRAT PARTİ TARAFINDAN 1954 YILINDA KAPATILMIŞTIR (!!!) KÖY ENSTİTÜLERİ " KOMÜNİSTLER YETİŞTİRİYORLAR " (!) SÖYLEMİNİ YAYARAK ve BASKIYLA KAPATILDILAR !.. FAALİYET GÖSTERDİKLERİ 14 YIL ZARFINDA İSE BİNLERCE " KÖY ÖĞRETMENİ " YETİŞTİRİP TÜRKİYE ' NİN MEDENİYETE AÇILAN PENCERESİ OLDULAR ... U N E S C O ' NUN örnek " EĞİTİM MODELİ " olarak dünyaya tanıttığı bu model ne yazık ki OKUL KİTAPLARINDA bile yer almıyor !.. Tarifsiz KEDERLER - UMUTSUZLUKLAR ... " içindeyim !.. GÜNÜMÜZ TÜRKİYESİ'nde İKTİDARA sahip olanlar GAFLET ve DALÂLET ve HATTÂ H İ Y A N E T içindeler !.. İNSANİ özelliklerini ! YURTSEVER kimliğini ! henüz yitirmemiş , DOSTLAR ; ' İSMAİL HAKKI TONGUÇ ' UN şu sözlerinden irkilebilir (!) : " SİZİ SADECE SİZE EMANET EDİYORUM . YALNIZ DA KALSANIZ DOĞRULARI SAVUNMAKTAN VAZGAÇMEYİN VE SAHTEKÂRIN YÜZÜNE ' SEN SAHTEKÂRSIN ' DEYİN . " NE DERSİNİZ , ÖYLE BİR ' U M U T ' VAR MI ?.. BENCE VAR ...
Yeniden bir diriliş ve ÖRGÜTLENME ... ile , hep birlikte " çağdaş eğitim seferberliği " bizim ellerimizdedir !.. OKUMAK ve OKUTMAK " özveri ister ... göznuru ister ... sabır ister !.. Ölü toprağını üzerimizden atıp en az YILDA 25 KİTAP okumalı , okunan kitaplar İRDELENMELİ , ÖZETİ ÇIKARILMALI ve TARTIŞILMALIDIR !..
Eğer ülkemizin gerçekten " ÇAĞDAŞ BİR ÜLKE " olmasını istiyorsak OKUMAK ve OKUTMAK zorundayız ... M.KEMÂL'in : " ÇAĞDAŞ TÜRKİYE'Yİ YARATMAK İÇİN VAR GÜCÜMÜZLE ÇALIŞMALIYIZ . " " OKUYAN , ARAŞTIRAN BİR TOPLUM YARATILMALIDIR . " diye OKUMANIN önemini vurgulayan özdeyişleri REHBERİMİZ olmalıdır ...
BİLMEDEN BİLİR GÖRÜNEREK (!) OKUMADAN OKUR HAVASI YAPARAK (!) AKLIMIZIN ERMEDİĞİ (!) HİÇBİR ŞEKİLDE ANLAMAK ZAHMETİNE DE KATLANMADIĞIMIZ (!) AMA ÇOK BİLMİŞ HAVA İLE TEPEDEN BUYURMAKTAN ÇEKİNMEDİĞİZ (!) VS. VS. BİR RUH HALİ İLE HEP BİRLİKTE ÜLKEMİZ ŞİKAYET ETTİĞİMİZ DURUMLARA DÜŞÜRÜLDÜ !.. FAKAT ! HİÇBİRİMİZİN BU MANZARADAN sanki hiç S U Ç U yok !!! Hepimiz üzerine düşenin fazlasını yaptı(!) ve hepimiz ' sütten çıkmış ak kaşığız ' !!!
KABAHAT BENİM , SENİN !
- DEMEĞE DE DİLİM VARMIYOR AMA -
KABAHATIN ÇOĞU BENİM - SENİN , CANIM KARDEŞLERİM !..
YAMAN BİR ACIYLA KIVRANIYORUM DURMADAN ;
TEMBELLİK , MİSKİNLİK SİNMİŞ HEPİMİZE ,
KİMSE ( BEN DAHİL ) LÂF ANLAMIYOR ,
..............................................................................
NE ACIKLI ! BUNU GÖRÜP DE HAYKIRMAMAK .
AMA ANLAMAYANLARA DİL DÖKMEK DAHA A C I !..
İYİ OKUMALAR !.. İYİ OKUTMALAR !..
VERDİĞİM RAHATSIZLIK İÇİN ÖZÜR DİLER , SEVGİLER ... SAYGILAR ... SUNARIM !.. HOŞÇAKALINIZ !.. GERİSİ HAYAT

1 Ocak 2014 Çarşamba

Köy Enstitüleri üzerine (17 Nisan Bayramı) / Sabahattin Eyüpoğlu











Köy Enstitüleri üzerine ( 17 Nisan Bayramı ) / Sabahattin Eyüpoğlu

17 NİSAN
On yedi Nisan Türk köylüsünün er geç sömürülmekten, kahır çekmekten kurtulacağına, köyler karanlıkta kaldıkça Türkiye'nin kutlu aydınlıklara eremeyeceğine, Türk köylüsünün yüreğinde tepilmiş, saklı kalmış yaratma güçleri olduğuna inananların bayrakları yarı yarı indirerek de olsa kutlamakta direttikleri, yeni adı Atatürk olan pir aşkına ve fakir aşkına direttikleri bir bayram günüdür. O gün tomur tomur umut gülleri açmıştı bozkırın ortasında. Yol bulunmuş, iş yürümeye kalmıştı. Bir yürüyüş eylendi ki bir günde on günlük yol alındı; her atılan adım çorak topraktan bir telli kavak çıkardı; Enstitü kurucularının yürekleri, kafaları yediveren güllere döndü. Bilmeyenlere, görmeyenlere nasıl gelir, bu söylediklerim. Değil kardeşim, masal değil. İnsanda çok keramet olduğunu; enstitülerin bu kerameti işleyiş ot bitmez denen yerlerde bağlar, bahçeler yaptıklarını, su gelmez denen yerlere su getirip o sudan da ışık çıkardıklarını ben gözlerimle gördüm.

On yedi Nisan, emeğin Tanrısal bir güç olduğuna ve Aşık Veysel'in dediği gibi, Tanrı ne kadar cömert de olsa tembeli tutmayacağına, işgücüne ve üretime dayanmayan eğitim ve öğretimin efendi-köle düzenini sürdüreceğinekısa zamanda kalkınmak için paradan puldan çok insan yüreğini ve elini işletmek gerektiğine, bilimi tek mürşit saymakla birlikte en büyük bilim düşmanlarının bilim cüppesi giyenler arasında bulunabileceğine, bilimin özgürlük gibi her gün yeniden kazanılması gerektiğine inananların bayramıdır.

On yedi Nisan elbet Türk solunun, yani Atatürk gibi, İnönü gibi laik ve sınıfsız yeni bir Türkiye özleyenlerin bayramıdır. O gün Türk köylüsü kendini hor görmeyecek, derdine derman arayacak, yanı başında çalışacak, halinden anlayacak hem yerli hem ilerici bir eğitim kurumuna kavuşuyordu. Bu kurumda köylü, yani Türkiye halkının büyük çoğunluğu tarihte ilk kez kendi yöneticisini kendisi yetiştirecek ve kendi kendini yöneten halkın, yani gerçek demokrasinin yepyeni bir örneğini verecekti.

On yedi Nisan dünya eğitim tarihine Tonguç adında bir Türk'ün değeri gittikçe daha iyi anlaşılacak bir fidan diktiği gündür. Bizim budadığımız bu fidan, özgürlük savaşımız gibi, dünyanın bir çok ülkelerinde, özellikle Hindistan'da, Türkiyeden getirildiği saklanmayarak dikilmiş ve yüzlerce Hint Köy Enstitüsü doğmuştur. Bu fidanın kısaca tanımlanması ÜRETİCİ EĞİTİM'dir. Bu eğitim yolu kısa zamanda öyle beklenmedik başarılar sağladı ki, Atatürk'ün kurduğu Cumhuriyet Halk Partisi içindeki sözde köylü dostları maskelerini çıkarıp Köy Enstitülerinin karşısına dikildiler: Ünlü generaller, ünlü profösörler, ünlü politikacılar, ünsüz ama memlekette sözü geçen eşraf, ağalar ve imamlarla birlikte: Yoooo, köylünün köylü kalması, devlet işlerine karışmaması, efendilerine boyun eğmesi gerek, dediler. Koca İnönü kendi partisine, kendi kurduğu orduya, savunduğu devlet yöneticilerine karşı, kurulmasını candan istediği, desteklediği Köy Enstitülerini koruyamadı. Günün koşulları da, enstitüleri içinden de sarsmaya başlayan tepkiyi zorla önlemeye elverişli değildi. Savaş yıllarının İnönü'ye verdiği olanaklar elinden çıkmış, sonuçlarını bildiğimiz politika dolapları dönmeye başlamıştı. Köy Enstitüleriyse devlet ve toplum güçlerinin çatışmasız elbirliğyle yürütülebilecek yurt çapında devrimci bir kurumdu. Girdiğimiz çok partili düzende bu kurumu ancak, halkın desteğiyle devlet başına gelecek sol güçler kurabilecektir, er ve geç de kurulacaklardır.

On yedi Nisan, kısa bir süre içinde olsa, çoşkun bir imecede el ele vermenin sevincini tatmış insanların bayramıdır. Neydi o mutlu, o mutlu günlerde, yediklerini hak eden, aldıklarından çoğunu veren, emeklerinin boşa ve sömürücüye gitmediğini gören gençlerin elleriyle yeşerttikleri topraklar üstünde kutladıkları on yedi Nisanlar? Bilmeyenler ne bilsin, bilenlere selam olsun!1968
* * * * * * * * * * * * * * *

Kaynak: Köy Enstitüleri Üzerine-Sabahattin Eyüpoğlu
Cumhuriyet Kitapları Tarih Kültür Dizisi. Nisan 1999