5 Mayıs 2016 Perşembe

Eğitim ve öğretim sistemimizde nereden nereye geldik? / İbrahim Helvacı


Konuyu "Cumhuriyetimizn kuruluş yıllarından bugüne eğitim ve öğretim sistemimizde nereden nereye geldik?" sorusuyla özetleyebiliriz. Bu soruya İlkokul öğretmenlerimden söz ederek yanıt vermeye çalışayım:

1955 yılında başladığım ilkokulun 1 ve 2.nci sınıflarını Sarayköy Gazi İlkokulu'nda okudum. Öğretmenim Abdullah Aslankara idi. Rahmetli öğretmenim derslerde hiç söz etmedi ama, ben onun Çanakkale Savaşlarına katıldığını üç-beş sene önce internetten öğrendim.
Böyle bir öğretmen öğrencisine ne öğretirse onu öğrendim!..

1957 yılında, 24 Mayıs İlkokulu açıldıktan sonra kaydım oraya aktarıldı. 3, 4 ve 5.nci sınıfları 24 Mayıs İlkokulu'nda Galip Haznedar'ın öğrencisi olarak okudum ve 1960 yılında oradan mezun oldum. Rahmetli öğretmenim müzik derslerinde sınıf arkadaşlarımdan Bayram Küçük'ü tahtaya kaldırır ve ondan bir türkü okumasını isterdi. Bayram da her defasında Çanakkale türküsünü okurdu:

" Çanakkale içinde vurdular beni / Ölmeden mezara koydular beni...."

Galip Bey de oturduğu öğretmen kürsüsünde başını bir eline dayayıp, sessizce ağlardı, (şimdi bunları yazarken ben de ağlıyorum).
Böyle bir öğretmen öğrencisine ne öğretirse onu öğrendim!...

Rahmetli öğretmenim o yıllarda Terazi Çeşme Meydanı'na yakın bir sokakta, bir göz evde otururdu. Fötr şapkası, jilet gibi ütülü pantolunu, takım elbisesi ve boyalı-cilalı ayakkabısı ile her zaman tertemiz ve pırl pırıl giyinir, Sarayköy'de adeta Cumhuriyet'i ve Atatürk'ü temsil ederdi. Evinden çikıp Belediye önünden Atatürk Caddesi boyunca okula giderken, dükkanlarının önünde oturan esnaf, Galip Bey'i görünce ayağa kalkar, onu selamlardı. Galip Bey de her seferinde başındaki fötr şapkasını eliyle yukarı doğru kaldırarak onların selamına karşılık verirdi.

Sınıf öğretmenlerim oldukları için sadece sevgili öğretmenlerim Abdullah Bey ve Galip Bey'in adlarını andım. Ayni yıllarda Gazi İlokukulu, 24 Mayıs İlkokulu ve Sarayköy Ortaokulu'nda Sarayköylülere hizmet vermiş olan diğer sevgili öğretmenlerimizin adlarını tek tek yazamadım. Tüm öğretmenlerimizi saygı ve sevgi ile anıyorum. Aramızdan ayrılmış olanlara rahmet, yaşamını sürdürmekte olanlara sağlıklar diliyorum.

Ve son söz: Şimdi böyle öğretmenler var mı? Yoksa, neden yok?

Hiç yorum yok: