Köy
enstitülerinde döner sermaye işletmeleri / MEHMET
SAZAK
1967
yılında, okulumuza Pulur Köy Enstitüsü ve Yüksek Köy Enstitüsü
çıkışlı Fikret Öztürk, müdür olarak atandı. O göreve
başlar başlamaz, döner sermaye işletmesine bağlı, işliklerde
ve tarım alanlarında üretim hızla gelişti.
*
* * * * * * * * *
Döner
sermayeler, herhangi bir kurumda mal ve hizmet üretmek amacıyla
oluşturulur. Milli Eğitim alanında, teknik okullarda, Teknik,
Sağlık ve Tarım Eğitimi veren üniversitelerde döner sermaye
işletmeleri vardır. Bu uygulamanın ayrıcalıklı yanı, Eğitmen
Kursları başta olmak üzere, Köy Öğretmen Okulları ve Köy
Enstitülerinde de, döner sermaye işletmelerinin bulunmasıdır...
Bundan
anlıyoruz ki, yukarıda ayrıcalıklı olarak saydığımız eğitim
kurumları da, üretim yapan eğitim kurumlarıdır. Bu kurumların
eğitim ilkesi: "İş için, iş içinde, iş aracılığıyla
eğitimdir."
Daha
1936-1937 de Eğitmen Kursları ve Köy Öğretmen Okulları
açılırken, kuruluş yasalarında, her kurumda, yirmişer bin
liralık döner sermaye İşletmesi kurulması yer almıştır.
Köy
Eğitmen Kursları ile Köy Öğretmen Okullarının Yönetimine
İlişkin Yasa, No: 3704, Madde: 2- "Köy Öğretmen Okullarıyla
Eğitmen Kurslarının her biri için, Maarif Vekâleti Bütçesinden
20.000 liraya kadar ‘mütedavil sermaye (döner sermaye)
verilebilir. Bu işler için gerekli araçlar da bu sermayeden
sağlanır."
Madde:
3- "Bu Öğretmen Okulları ile Eğitmen Kurslarının döner
sermayeden yapacakları alım ve satım işleri, 2490 sayılı
Artırma, Eksiltme ve İhale yasası hükümlerine tabi olmadığı
gibi, Divan-ı Muhasebatın (Sayıştay) vizesinden de muaftır.
Ancak, Döner Sermaye muhasibi, Sayıştay’a hesap vermek
zorundadır. Döner Sermayenin işletilmesinden elde edilecek gelir
fazlası malsandığına yatırılır."
17
Nisan 1940 tarihinde, Köy Öğretmen Okulları, 3803 sayılı
yasayla Köy Enstitüsüne dönüştürülmüştür. Bu yasanın
geçici B Maddesi: "7. 7. 1939 tarih ve 3704 numaralı kanunda
adı geçen Köy Öğretmen Okulları, bu kanunla Köy Enstitülerine
kaydedilmişlerdir. Mezkûr Kanunun metnindeki Köy Öğretmen Okulu
tabirleri, Köy Enstitüleri şeklinde değiştirilmiştir"
denilerek, Köy Öğretmen Okullarının yasal devamı olan Köy
Enstitülerinin de, döner sermayeye sahip olacakları belirtilmiş
olmaktadır.
DEMİRBAŞLARI
EDİNDİLER
Köy
Enstitüleri, döner sermayeleri sayesinde, işlik ve tarım
araçlarını, buralar için gerekli olan demirbaşları
edinmişlerdir. Buralarda çalışacak uzman usta öğreticilere
kadrolar açmışlar, bu usta öğreticiler, işlik ve tarım
alanlarında öğrencilerin üretime katılmalarına olanak
sağlamışlardır.
Döner
sermaye hizmetinde olan, demircilik, marangozluk ve yapıcılık,
dikiş, dokuma, örme işliklerinde, yapı ve giyim gereksinmeleri
üretilmiş, hem de öngörüldüğü şekilde öğrencilerin
ustalaşmaları sağlanmıştır.
Tarla,
bahçe tarımı, büyükbaş ve küçükbaş hayvan, kanatlı hayvan,
arıcılık alanlarında, hem ilgili öğretmenlerin hem de
ustaöğreticilerin öncülüğünde, öğrencilerin üretmesi ve
ustalaşması sağlanmış, elde edilen ürünler, un, ekmek, yoğurt,
süt, peynir, turşu, marmelat, bal v.b. besin maddeleri, giyim,
kullanım araçları olarak değerlendirilmişlerdir.
Bitirdiğim
Kastamonu Göl Köy Enstitüsünden, İlköğretmen Okuluna dönüşen
okulumda yıllar sonra öğretmen olarak çalışma mutluluğuna
eriştim. Döner sermayemiz çalışmasını sürdürüyordu.
İşliklerde ve tarım alanlarında, öğrenci emeğinden Köy
Enstitüler denli yararlanılmamasına karşın, öğrenciler, üretim
işine az da olsa katıldıkları için, üretilen şey ve üretim
süreci hakkında oldukça bilgi sahibi oluyorlardı.
1967
yılında, okulumuza Pulur Köy Enstitüsü ve Yüksek Köy Enstitüsü
çıkışlı Fikret Öztürk, Müdür olarak atandı. Hem Köy
Enstitüsünde, hem de Yüksek Köy Enstitüsünde, gerçek iş
içinde yetişmiş olduğundan, iş ve üretim konusunda
donanımlıydı. O göreve başlar başlamaz, döner sermaye
işletmesine bağlı, işliklerde ve tarım alanlarında üretim
hızla gelişti. İşlikler, okul gereksinmeleri dışında Milli
Eğitimin okullarına, çevreye iş yapmaya başladılar. Okulların,
sıra kapı ve diğer doğramaları okulumuzda yapılır oldu. Döner
sermaye aracılığıyla altı öğretmen lojmanı, iki beton köprü
kısa sürede yapıldı. Dışarıda yüklenici aranmış olsaydı,
bu işlerin bir teki bile yapılamazdı.
Büyükbaş
hayvan ahırı ve kümes genişletildi. 2500’ün üzerinde
tavuğumuz ve onlarca ineğimiz vardı... Elde edilen süt ve yumurta
okul gereksinmesinden fazlaydı. Fazla sütümüzü süt kurumu
işletmesine satıyor, yumurta fazlamızı da özel sandıklara
(Tabut) istifleyerek, soğuk hava deposunda biriktiriyorduk. Bahçe
ürünlerinden, mutfak giderlerinden artanları, turşu, marmelat
v.b. ürünler olarak kışa saklıyorduk.
OKULLARDA
BESİ AHIRI
Okulda
profesyonel dikiş atölyesi kuruldu. Burada hem öğrenci elbiseleri
dikiliyor, hem de dışarıya, iş elbisesinden, çeşitli
giyeceklere değin her türlü ürün üretiliyordu.
Okulumuzun
bin kişinin üzerinde yatılı öğrencisi, hizmetlisi, döner
sermaye işçisi, memur ve öğretmeniyle, 1200 dolayında mevcudu
vardı. Kastamonu’daki resmi kurumlar arasında en büyük et
tüketicisiydik. O nedenle, et ihalelerinde, en büyük kasap
okulumuzun et işini yüklenirdi. Okul ambarına girecek, yiyecek,
giyecek her türlü ürünün, sözleşmeye uygun olup olmadığını
kontrol eden ve öğretmenler kurulunca seçilmiş, iki öğretmen,
bir Md. Yardımcısından oluşan üç kişilik bir Muayene Kurulu
vardı. Ambara gelen yüklenicinin etlerini görevli kurul,
sözleşmeye uygun olmadığı gerekçesiyle üst üste, onlarca kez
geri gönderdi. Bu süre içinde et gereksinimi, satın alma yoluyla
piyasadan karşılanıyordu. Bir süre sonra yüklenicinin
baskısıyla, Kastamonu kasapları okulumuzu boykot ettiler, et
vermediler. Bir süre gereksinimimizi çevre ilçelerden karşıladık.
O da bir hayli zor oluyordu.
En
sonunda gerçekçi çözümü bulduk. Okulumuzda, besi ahırı
kurmayı kararlaştırdık. Okulda boş, uygun yapı vardı.
Öğrenciliğimizde at Ahırıydı. Bir ara başka amaçlar için
kullanmıştık. Yapının içinde hemen gerekli, düzenleme yapıldı.
Hayvan pazarlarından, canlı hayvan satın almak üzere, tarım
şefi, döner sermaye saymanı ve bir öğretmenden üç kişilik
satın alma kurulu oluşturduk. Bu üç kişi ve römorkuyla birlikte
okul traktörü, hayvan pazarı günleri komşu ilçelere gittiler,
canlı hayvan alıp getirdiler. Bu hayvanları iki ay kadar besledik,
veteriner denetiminde kestirerek okulumuzun et gereksinmesini
karşıladık. İşte, Köy Enstitüsü geleneğinin ve döner
sermaye kurumunun başarısıydı bu... Okulumuzda, üretim
geleneğini Köy Enstitüleri düzeyine çıkaran değerli Müdürüm
Fikret Öztürk’ü özlem ve rahmetle anıyorum...
Fikret
Öztürk’ün okulumuzda yerleştirdiği üretim geleneği sonraki
yıllarda da sürdü. 1974-75 yıllarında, Müdür Başyardımcısı
ve Döner sermaye kurulu başkanıydım. Kurulumuz, Md.
Başyardımcısı, Atölye, Tarım şefleri ile Döner Sermaye
Saymanından oluşuyordu. 15 günde bir toplanır, on beş günlük
iş ve üretim planını hazırlardık. Gerek besi ahırında, gerek
süt için beslediğimiz büyükbaş hayvanlarımız çoğalmıştı.
1950
yılında ülkemize gelen Bulgaristan göçmenlerinden 15 aileye, Köy
Enstitümüzün kuru tarım arazilerinden önemli bir kısmı
verilmiş ve bu aileler, kendileri için enstitümüz öğrencilerince
yapılan 15 eve yerleştirilmişlerdi. Bu nedenle, hayvanlarımız
için, ot ve saman gereksinmesini sağlamakta zorlanıyorduk. Döner
sermaye komisyonumuz komşu Göl Köyünden yulaf ekmek için tarla
kiralamaya karar vermişti. Yeteri kadar tarla kiraladık,
umduğumuzun çok ötesinde yulaf otu elde ettik. Samanlığımız,
bitişiğine yaptığımız ek yapı dolmuş, yulaf otunu koyacak yer
bulmakta zorlanıyorduk. Bir süre, sinema salonu olarak
kullandığımız demircilik atölyemize ot doldurmak zorunda
kalmıştık.
İŞÇİLER
SENDİKALI
Döner
sermayemiz iyi çalışıyor, iyi para kazanıyordu. Buna bağlı
olarak işçi statüsünde çalışan kişi sayısı da artmıştı.
TÖS Şube Başkanlığından gelen bir sendikacı birikimiz vardı.
1961 Anayasası’nın sağladığı haklarla, işçi sınıfı
örgütlenmiş, ekonomik ve sosyal alanda pek çok kazanım elde
etmişlerdi. Okulumuz döner sermayesinde çalışan işçilerimize
de benzeri haklar verilmesi gerekiyordu. Bu haklarının kalıcı
olması için, sendikalı olmalarının da gerekli olduğunu
düşündüğümden, DİSK’e bağlı, Hizmet İş sendikasıyla
ilişkiye girerek, işçilerimizin sendikaya üye olmalarına
yardımcı oldum.
Üyelikler
sonucunda okulumuzda Sendika Temsilciliği kuruldu. Hizmet -İş
Sendikasının üyelerine sağladığı en ileri hakları gösteren
toplu sözleşme metnini, Döner Sermaye Komisyonu Başkanı olarak,
Milli Eğitim Bakanı adına imzaladım. Sendika Temsilcisi İbrahim
Keskin, o yıl 15 günlük ücretli izni ve yolluğuyla
Burhaniye’deki Disk Eğitim Kampına gitti. Sözleşmeye göre her
yıl bu haktan yararlanacaktı. Öyle sanıyorum ki, döner sermaye
işçilerinin sendikalaşması ve Milli Eğitim Bakanlığıyla bir
Toplu Sözleşme imzalamaları Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bir
ilkti...
Köy
Enstitülerinde ve devamı olan İlköğretmen Okullarındaki döner
sermaye işletmeleri, üretim içinde eğitim yapmaları yanında,
öğretmen adaylarında emeğe saygıyı da, üretim bilincini de
geliştiren çağdaş eğitim, öğretim işletmelerinden biriydi...
Köy
Enstitülerinin İlköğretmen Okullarına dönüştürülmesinden
sonra da işlevlerini sürdüren, döner sermaye işletmeleri,
İlköğretmen Okullarının, Öğretmen Liselerine dönüştürüldükleri
1976 yılından sonra da, birkaç yıl daha yaşamışlar, 1980
sonrası bu okulların Anadolu Öğretmen Liselerine
dönüştürülmeleriyle, döner sermaye işletmeleri de kapatılmış,
bir bakıma Köy Enstitülerinin devamı olan bu okullar klasik
liselere benzer olmuşlardır...
*
* * * * * * * * * * *
Kaynak:Aydınlık.com.tr
https://www.aydinlik.com.tr/koy-enstitulerinde-doner-sermaye-isletmeleri-ozgurluk-meydani-kasim-2019