23 Kasım 2019 Cumartesi

Köy enstitülerinde döner sermaye işletmeleri / MEHMET SAZAK

Köy enstitülerinde döner sermaye işletmeleri / MEHMET SAZAK
1967 yılında, okulumuza Pulur Köy Enstitüsü ve Yüksek Köy Enstitüsü çıkışlı Fikret Öztürk, müdür olarak atandı. O göreve başlar başlamaz, döner sermaye işletmesine bağlı, işliklerde ve tarım alanlarında üretim hızla gelişti.
* * * * * * * * * *
Döner sermayeler, herhangi bir kurumda mal ve hizmet üretmek amacıyla oluşturulur. Milli Eğitim alanında, teknik okullarda, Teknik, Sağlık ve Tarım Eğitimi veren üniversitelerde döner sermaye işletmeleri vardır. Bu uygulamanın ayrıcalıklı yanı, Eğitmen Kursları başta olmak üzere, Köy Öğretmen Okulları ve Köy Enstitülerinde de, döner sermaye işletmelerinin bulunmasıdır...
Bundan anlıyoruz ki, yukarıda ayrıcalıklı olarak saydığımız eğitim kurumları da, üretim yapan eğitim kurumlarıdır. Bu kurumların eğitim ilkesi: "İş için, iş içinde, iş aracılığıyla eğitimdir."
Daha 1936-1937 de Eğitmen Kursları ve Köy Öğretmen Okulları açılırken, kuruluş yasalarında, her kurumda, yirmişer bin liralık döner sermaye İşletmesi kurulması yer almıştır.
Köy Eğitmen Kursları ile Köy Öğretmen Okullarının Yönetimine İlişkin Yasa, No: 3704, Madde: 2- "Köy Öğretmen Okullarıyla Eğitmen Kurslarının her biri için, Maarif Vekâleti Bütçesinden 20.000 liraya kadar ‘mütedavil sermaye (döner sermaye) verilebilir. Bu işler için gerekli araçlar da bu sermayeden sağlanır."
Madde: 3- "Bu Öğretmen Okulları ile Eğitmen Kurslarının döner sermayeden yapacakları alım ve satım işleri, 2490 sayılı Artırma, Eksiltme ve İhale yasası hükümlerine tabi olmadığı gibi, Divan-ı Muhasebatın (Sayıştay) vizesinden de muaftır. Ancak, Döner Sermaye muhasibi, Sayıştay’a hesap vermek zorundadır. Döner Sermayenin işletilmesinden elde edilecek gelir fazlası malsandığına yatırılır."
17 Nisan 1940 tarihinde, Köy Öğretmen Okulları, 3803 sayılı yasayla Köy Enstitüsüne dönüştürülmüştür. Bu yasanın geçici B Maddesi: "7. 7. 1939 tarih ve 3704 numaralı kanunda adı geçen Köy Öğretmen Okulları, bu kanunla Köy Enstitülerine kaydedilmişlerdir. Mezkûr Kanunun metnindeki Köy Öğretmen Okulu tabirleri, Köy Enstitüleri şeklinde değiştirilmiştir" denilerek, Köy Öğretmen Okullarının yasal devamı olan Köy Enstitülerinin de, döner sermayeye sahip olacakları belirtilmiş olmaktadır.

DEMİRBAŞLARI EDİNDİLER
Köy Enstitüleri, döner sermayeleri sayesinde, işlik ve tarım araçlarını, buralar için gerekli olan demirbaşları edinmişlerdir. Buralarda çalışacak uzman usta öğreticilere kadrolar açmışlar, bu usta öğreticiler, işlik ve tarım alanlarında öğrencilerin üretime katılmalarına olanak sağlamışlardır.
Döner sermaye hizmetinde olan, demircilik, marangozluk ve yapıcılık, dikiş, dokuma, örme işliklerinde, yapı ve giyim gereksinmeleri üretilmiş, hem de öngörüldüğü şekilde öğrencilerin ustalaşmaları sağlanmıştır.
Tarla, bahçe tarımı, büyükbaş ve küçükbaş hayvan, kanatlı hayvan, arıcılık alanlarında, hem ilgili öğretmenlerin hem de ustaöğreticilerin öncülüğünde, öğrencilerin üretmesi ve ustalaşması sağlanmış, elde edilen ürünler, un, ekmek, yoğurt, süt, peynir, turşu, marmelat, bal v.b. besin maddeleri, giyim, kullanım araçları olarak değerlendirilmişlerdir.
Bitirdiğim Kastamonu Göl Köy Enstitüsünden, İlköğretmen Okuluna dönüşen okulumda yıllar sonra öğretmen olarak çalışma mutluluğuna eriştim. Döner sermayemiz çalışmasını sürdürüyordu. İşliklerde ve tarım alanlarında, öğrenci emeğinden Köy Enstitüler denli yararlanılmamasına karşın, öğrenciler, üretim işine az da olsa katıldıkları için, üretilen şey ve üretim süreci hakkında oldukça bilgi sahibi oluyorlardı.
1967 yılında, okulumuza Pulur Köy Enstitüsü ve Yüksek Köy Enstitüsü çıkışlı Fikret Öztürk, Müdür olarak atandı. Hem Köy Enstitüsünde, hem de Yüksek Köy Enstitüsünde, gerçek iş içinde yetişmiş olduğundan, iş ve üretim konusunda donanımlıydı. O göreve başlar başlamaz, döner sermaye işletmesine bağlı, işliklerde ve tarım alanlarında üretim hızla gelişti. İşlikler, okul gereksinmeleri dışında Milli Eğitimin okullarına, çevreye iş yapmaya başladılar. Okulların, sıra kapı ve diğer doğramaları okulumuzda yapılır oldu. Döner sermaye aracılığıyla altı öğretmen lojmanı, iki beton köprü kısa sürede yapıldı. Dışarıda yüklenici aranmış olsaydı, bu işlerin bir teki bile yapılamazdı.
Büyükbaş hayvan ahırı ve kümes genişletildi. 2500’ün üzerinde tavuğumuz ve onlarca ineğimiz vardı... Elde edilen süt ve yumurta okul gereksinmesinden fazlaydı. Fazla sütümüzü süt kurumu işletmesine satıyor, yumurta fazlamızı da özel sandıklara (Tabut) istifleyerek, soğuk hava deposunda biriktiriyorduk. Bahçe ürünlerinden, mutfak giderlerinden artanları, turşu, marmelat v.b. ürünler olarak kışa saklıyorduk.

OKULLARDA BESİ AHIRI
Okulda profesyonel dikiş atölyesi kuruldu. Burada hem öğrenci elbiseleri dikiliyor, hem de dışarıya, iş elbisesinden, çeşitli giyeceklere değin her türlü ürün üretiliyordu.
Okulumuzun bin kişinin üzerinde yatılı öğrencisi, hizmetlisi, döner sermaye işçisi, memur ve öğretmeniyle, 1200 dolayında mevcudu vardı. Kastamonu’daki resmi kurumlar arasında en büyük et tüketicisiydik. O nedenle, et ihalelerinde, en büyük kasap okulumuzun et işini yüklenirdi. Okul ambarına girecek, yiyecek, giyecek her türlü ürünün, sözleşmeye uygun olup olmadığını kontrol eden ve öğretmenler kurulunca seçilmiş, iki öğretmen, bir Md. Yardımcısından oluşan üç kişilik bir Muayene Kurulu vardı. Ambara gelen yüklenicinin etlerini görevli kurul, sözleşmeye uygun olmadığı gerekçesiyle üst üste, onlarca kez geri gönderdi. Bu süre içinde et gereksinimi, satın alma yoluyla piyasadan karşılanıyordu. Bir süre sonra yüklenicinin baskısıyla, Kastamonu kasapları okulumuzu boykot ettiler, et vermediler. Bir süre gereksinimimizi çevre ilçelerden karşıladık. O da bir hayli zor oluyordu.
En sonunda gerçekçi çözümü bulduk. Okulumuzda, besi ahırı kurmayı kararlaştırdık. Okulda boş, uygun yapı vardı. Öğrenciliğimizde at Ahırıydı. Bir ara başka amaçlar için kullanmıştık. Yapının içinde hemen gerekli, düzenleme yapıldı. Hayvan pazarlarından, canlı hayvan satın almak üzere, tarım şefi, döner sermaye saymanı ve bir öğretmenden üç kişilik satın alma kurulu oluşturduk. Bu üç kişi ve römorkuyla birlikte okul traktörü, hayvan pazarı günleri komşu ilçelere gittiler, canlı hayvan alıp getirdiler. Bu hayvanları iki ay kadar besledik, veteriner denetiminde kestirerek okulumuzun et gereksinmesini karşıladık. İşte, Köy Enstitüsü geleneğinin ve döner sermaye kurumunun başarısıydı bu... Okulumuzda, üretim geleneğini Köy Enstitüleri düzeyine çıkaran değerli Müdürüm Fikret Öztürk’ü özlem ve rahmetle anıyorum...
Fikret Öztürk’ün okulumuzda yerleştirdiği üretim geleneği sonraki yıllarda da sürdü. 1974-75 yıllarında, Müdür Başyardımcısı ve Döner sermaye kurulu başkanıydım. Kurulumuz, Md. Başyardımcısı, Atölye, Tarım şefleri ile Döner Sermaye Saymanından oluşuyordu. 15 günde bir toplanır, on beş günlük iş ve üretim planını hazırlardık. Gerek besi ahırında, gerek süt için beslediğimiz büyükbaş hayvanlarımız çoğalmıştı.
1950 yılında ülkemize gelen Bulgaristan göçmenlerinden 15 aileye, Köy Enstitümüzün kuru tarım arazilerinden önemli bir kısmı verilmiş ve bu aileler, kendileri için enstitümüz öğrencilerince yapılan 15 eve yerleştirilmişlerdi. Bu nedenle, hayvanlarımız için, ot ve saman gereksinmesini sağlamakta zorlanıyorduk. Döner sermaye komisyonumuz komşu Göl Köyünden yulaf ekmek için tarla kiralamaya karar vermişti. Yeteri kadar tarla kiraladık, umduğumuzun çok ötesinde yulaf otu elde ettik. Samanlığımız, bitişiğine yaptığımız ek yapı dolmuş, yulaf otunu koyacak yer bulmakta zorlanıyorduk. Bir süre, sinema salonu olarak kullandığımız demircilik atölyemize ot doldurmak zorunda kalmıştık.

İŞÇİLER SENDİKALI
Döner sermayemiz iyi çalışıyor, iyi para kazanıyordu. Buna bağlı olarak işçi statüsünde çalışan kişi sayısı da artmıştı. TÖS Şube Başkanlığından gelen bir sendikacı birikimiz vardı. 1961 Anayasası’nın sağladığı haklarla, işçi sınıfı örgütlenmiş, ekonomik ve sosyal alanda pek çok kazanım elde etmişlerdi. Okulumuz döner sermayesinde çalışan işçilerimize de benzeri haklar verilmesi gerekiyordu. Bu haklarının kalıcı olması için, sendikalı olmalarının da gerekli olduğunu düşündüğümden, DİSK’e bağlı, Hizmet İş sendikasıyla ilişkiye girerek, işçilerimizin sendikaya üye olmalarına yardımcı oldum.
Üyelikler sonucunda okulumuzda Sendika Temsilciliği kuruldu. Hizmet -İş Sendikasının üyelerine sağladığı en ileri hakları gösteren toplu sözleşme metnini, Döner Sermaye Komisyonu Başkanı olarak, Milli Eğitim Bakanı adına imzaladım. Sendika Temsilcisi İbrahim Keskin, o yıl 15 günlük ücretli izni ve yolluğuyla Burhaniye’deki Disk Eğitim Kampına gitti. Sözleşmeye göre her yıl bu haktan yararlanacaktı. Öyle sanıyorum ki, döner sermaye işçilerinin sendikalaşması ve Milli Eğitim Bakanlığıyla bir Toplu Sözleşme imzalamaları Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bir ilkti...
Köy Enstitülerinde ve devamı olan İlköğretmen Okullarındaki döner sermaye işletmeleri, üretim içinde eğitim yapmaları yanında, öğretmen adaylarında emeğe saygıyı da, üretim bilincini de geliştiren çağdaş eğitim, öğretim işletmelerinden biriydi...
Köy Enstitülerinin İlköğretmen Okullarına dönüştürülmesinden sonra da işlevlerini sürdüren, döner sermaye işletmeleri, İlköğretmen Okullarının, Öğretmen Liselerine dönüştürüldükleri 1976 yılından sonra da, birkaç yıl daha yaşamışlar, 1980 sonrası bu okulların Anadolu Öğretmen Liselerine dönüştürülmeleriyle, döner sermaye işletmeleri de kapatılmış, bir bakıma Köy Enstitülerinin devamı olan bu okullar klasik liselere benzer olmuşlardır...
* * * * * * * * * * * *
Kaynak:Aydınlık.com.tr