Bu sayfalar; Köy Enstitülü öğretmen kuşağından yurtsever, cumhuriyetçi öğretmen Hüseyin GİRGİN anısına hazırlanmıştır. Ayrıca; Köy Enstitüleri geleneğinden yurtseverlerin anılarıda, tarihin belleğine not düşülmektedir. Sizlerle benzeri yaşamlar, inaçlar ve Atatürkçü bir kuşağın geleceği yönelik beklentileri, yurtseverlik ve ulusçuluk adına iyiden güzelden yana idealler ve Köy Enstitülerine ilişkin önemsenen anı ve yazılar paylaşılmaktadır. İLETİŞİM: atilagirgin2007@gmail.com
1950'li
yllar: Dailli köyü Başöğretmeni Hüseyin Girgin Hüseyin
Girgin öğretmenimizin Denizli Sarayköy Dailli köyünde
Başöğretmenlik ve öğretmenlik yaptığı yıllarda hazırlanmış
bir diplama örneği ve yine o yıllara ait fotoğraf kareleri.
Devrimin
sönmeyen meşalesi: Hasan Ali Yücel FEYZİYE
ÖZBERK / aydinlik.com.tr-Özgürlük Meydanı/27 Şubat 2020 Türk
Devrimini özümsemiş bir isim olan Hasan Âli Yücel, Köy
Enstitüleri projesiyle adını Türk Milli Eğitimi’ne yazdırdı.
Derin etkiler bırakan bu proje, yüzlerce aydın eğitimci
yetiştirdi. Devrimi gelecek kuşaklara aktardı... Hasan
Âli Yücel’i, 26 Şubat 1961 günü kaybettik. O, Mustafa Kemal’i,
devrimlerini, aklıyla, yüreğiyle en derinden kavrayan ve bu
doğrultuda en yararlı hizmetleri yapan adlardan biriydi. Günümüzde
geniş kitlelerce benimsenen bir anlatımla söylersek: Mustafa
Kemal’in askeriydi. Ülkemize yaptığı pek çok büyük hizmetle
bunu kanıtladı. Yücel, özellikle, Milli Eğitim Bakanlığı’nda
yaptığı işlerle devleşti. Köy Enstitüleri ve Tercüme Bürosu
gibi öncülük ettiği iki büyük kuruluşla -yalnızca ikisiyle
bile- milletimizin alın yazısında etkili oldu. 1938’de
Atatürk’ün ölümüyle belki nokta konulabilecek büyük devrimci
atılımları, 1946’ya kadar sürdüren, yönetici konumdaki
devrimci kadronun en önemli isimlerinden biri Hasan Âli Yücel’dir.
Bilim adamı Prof. Dr. Celal Şengör, Hasan Âli Yücel’i
“Atatürk’ten sonra Cumhuriyet aydınlanmasının ikinci büyük
ismi” olarak değerlendiriyor. Yücel
için Atatürk, bir ilham ve enerji kaynağıdır. O’nun gösterdiği
yoldan, hiç ayrılmıyor. Kendisine iftiralar atıldığı ortamda,
partisince yalnız bırakıldığında ya da Ulus gazetesindeki
yazıları sansür edildiğinde her ikisinden de istifa ederek
ayrılmış ama, Atatürkçülüğünde en küçük bir eksilme
olmamıştır. DÜNYA
ÇAPINDA BİR DEĞER Yücel’in
düşünce yapısı ve kişiliği 11 yaşında olduğu, 1908 Hürriyet
Devrimiyle başlayan, daha sonraki yıllarda kendisinin de içinde
yer aldığı devrimler, alt-üst oluşlar döneminde şekillenmiş,
pişmiş... O, dünya çapında benimsenen bir değerimizdir. Nitekim
UNESCO, Yücel’in, 100. Doğum yılı olan 1997’de, tüm dünyada,
“saygı ile anılması” kararını almıştır. Örgüt, onun
Türk kültürüne ve Türk ulusuna yaptığı hizmetleri tüm
insanlığa yapılmış saydı. UNESCO tarafından dünya çapında
anılmak üzere seçilen diğer Türk büyükleri: Atatürk, Yunus
Emre, Nasrettin Hoca ve Nâzım Hikmet’tir. Hasan
Âli Yücel öğretmenlik yaşamına, 1922 yılında, Yunan
işgalinden yeni kurtulmuş İzmir’de başlıyor. İzmir Erkek
Muallim Mektebi Türkçe ve Edebiyat Öğretmenliği’ne atanıyor.
Gazi Mustafa Kemal Paşa ile ilk kez burada karşılaşıyor. Gazi,
İzmir’in kurtuluşundan sonra, 2 Şubat 1923’de, ikinci kez
İzmir’e gelmiştir. Hasan Âli Yücel, Gazi’nin halkla yaptığı
samimi toplantıda, Türkiye’de uygulanacak milli eğitimin yolunu
arayan ve Devrime inanmış bir felsefe öğretmeni olarak bulunuyor
ve Mustafa Kemal Paşa’nın düşünce yapısına, birikimine
hayran oluyor: “O gün (3 Şubat 1923) Gazi Mustafa Kemal, tam
sekiz saat söyledi. (...) Öyle kudretli bir mantıkla fikirlerini
tahşid ediyordu ki (düzenleyerek toplama) yurt toprakları üstünde
ordular idare eden bu dimağın, fikir sahasında da başkumandan
olduğunu o gün anladım.” Alman
biyografi yazarı Emil Ludwig de Hasan Âli Yücel’den altı yıl
sonra Atatürk hakkında benzer bir belirleme yapıyor: “Gazi
hazretleri, faal oldukları kadar da bir mütefekkirdirler.” Emil
Ludwig, 1930’ların en ünlü gazetecilerinden biridir. Tarihi
kişilerin yaşamöykülerini yazıyor. Eserleri 1920’li, 1930’lı
yıllarda yüz binlerce satmış. Atatürk’le 1929’da üç saat
süren bir görüşme yapıyor. EFSANE
BAKAN Hasan
Ali Yücel 1930 yılı sonlarında Gazi Mustafa Kemal Paşa ile
ikinci kez karşılaşıyor. Gazi’nin 19 Kasım 1930’da başlayan
3 Mart 1931’de biten, üç aylık yurt gezisine Maarif Vekâleti
müfettişi ve danışman olarak katılıyor. Bu gezide Atatürk’ü
çok daha yakından tanıyor. O’nun nasıl düşünüp nasıl karar
verdiğini yakından gözlemliyor. Ayrıca yurt gerçeklerini,
sorunları daha iyi kavrıyor. Tabii Atatürk de onu tanımış
oluyor. Gazi Eğitim Enstitüsü Müdürlüğü’ne bizzat Mustafa
Kemal’in önerisiyle atanıyor. Gezi
sırasında Mustafa Kemal çevresindekilere bir soru yöneltiyor:
“Türk milleti, ne zaman kendini kurtulmuş sayabilir?” Çeşitli
düşünceler, öneriler dile getiriliyor. Hasan Âli Yücel ise, bu
soruyu şöyle yanıtlıyor: “Paşam, Türk milleti, ne zaman
kurtarıcı arama ihtiyacını duymayacak hale gelirse, o zaman
kurtulmuş olur.” Mustafa
Kemal: “Hepiniz güzel fikirler söylediniz. Fakat bu çocuğun
ileri attığı, üstünde derin derin düşünmeye değer bir
fikirdir” der. Beğenisini açıklar. Hasan
Ali Yücel 1935 yılında siyaset yaşamına katıldı, İzmir
Milletvekili seçildi. Atatürk’ün ölümüyle son kez birlikte
oldular. Atatürk’ün na’şını Meclis’e taşımak üzere
seçilen on iki milletvekilinden biridir. Ulus gazetesinde
yayımlanan, “Kendime Söylüyorum” başlıklı 22 Kasım 1938,
tarihli yazısında hissettiklerini kaleme alır: “Gaflet etme; bir
tarih taşıyorsun. İstikbal olmuş bir maziyi götürüyorsun.
Maziyi istikbale naklediyorsun. Taşı; yükün ağır, fakat paha
biçilmez bir kıymettedir. Taşı; O’nu taşıyarak sen de tarih
oluyorsun. Bunu bilerek taşı!..” Mazi
istikbale nakledilmiştir. Atatürk artık devrimleriyle,
düşünceleriyle geleceğe ışık tutacaktır. Prof. Dr. Enver Ziya
Karal da Mustafa Kemal’i benzer bir biçimde değerlendiriyor:
“Atatürk, yeni bir fikir, yeni bir ahlâk ve yeni bir ülkü adamı
idi. O, yarının adamı olmak istemişti. Yarının adamı oldu.
Yarının adamı olmakta devam ediyor ve yarının adamı
kalacaktır.” Hasan
Âli Yücel, İsmail Hakkı Tonguç, Nâzım Hikmet, Rauf İnan, Ruhi
Su, Vedat Günyol, Sabahattin Eyuboğlu, Adnan Saygun, Nurullah Ataç
ve isimlerini sayamadıklarım... Eserleriyle bugün de yaşayan
adlardan birkaçı. 1930’lu 1940’lı yıllarda Milli Eğitim
Bakanlığı, Köy Enstitüleri ve Tercüme Bürosu bu adların bir
arada olduğu ya da katkı yaptığı kurumlardır. Sanırım hepsi,
Türk devriminin birinci kuşağı olarak adlandırılabilirler.
Yakın yaşlardalar ve birbirlerine benziyorlar. Çünkü, aynı
büyük toplumsal dönüşümden ve önderinden etkilenmişler. Ben
bu adların ve daha pek çok aydınımızın Mustafa Kemal gibi
davrandığını düşünüyorum. Onlar da tüm kararlarını
memleket terazisinde tartarak belirliyorlar. Hasan Âli Yücel’in
adını, Türk eğitim tarihine “Efsane Bakan” olarak yazdırması
da bu seçiminin ürünü olmalı. Sanırım o yılların pek çok
aydını birer Mustafa Kemal olmak istemiştir. Başta gençlerimiz
olmak üzere her birimiz birer Mustafa Kemal olmalıyız. O’nun
gibi düşünür ve O’nun cesaretine sahip olursak, O’nun gibi
biz de başarabiliriz. Kaynak:
A. M. Celâl Şengör, Hasan - Âli Yücel ve Türk Aydınlanması,
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, 2015. *
* * * * * * * * * * * * * * Kaynak:
https://www.aydinlik.com.tr/haber/devrimin-sonmeyen-mesalesi-hasan-ali-yucel-201672-1 Devrimin
sönmeyen meşalesi: Hasan Ali Yücel
Köy Enstitülü Öğretmen Salih URHAN kimdir? Balçova Belediyesinin hizmeti park düzenlemesine konu olan Sevgili Öğretmenimizi saygı ve özlemle anıyoruz. Bu kapsamda öğretmenimizi özlemle anıyor, hem Köy Enstitülerinin hem de sevgili öğretmenimizin adının yaşatılmasına katkı sağlayan etkili ve yetkili herkese teşekkürlerimizi sunuyoruz.