6 Aralık 2023 Çarşamba

Nisan Çağıltısı / Mehmet Cimi

Nisan Çağıltısı / Mehmet Cimi

Nisanda başlamıştı bu çağıltı,

Uzak dağ köylerinde türküler biçilmişti,

Hep yalnız, hep sessiz bırakılmış

Yiğit halkımın çocukları inip karanlığın kucağından

Kepirde, Cilavuz’da, Ivriz’de...

Işığa çıkmışlardı, halaya durmuşlardı.


Onbinler sıvamıştı kolları!

Önce ak yapılar yükselmişti yamaçlarda,

Sonra gülen ormanlar sarmıştı bozkırı.

Taşıp dökülen bereketti topraktan,

Kitaplarda satır satır yeşeren

Yeni düşler, yeni sevgilerdi.

Sarmıştı dört yanı

Binbir emeğin aydınlığı.


Bu hava Anadolu havasıydı,

Harç kokulu, ter kokulu hava!

İlk kirizmaydı susamış topraklara,

Yarık ellerin, çatlak dudakların

Güneşli imecesiydi.

Ama uğursuz eller kesti birden bu çağıltıyı,

Bir yıldız kayıp gitti göklerden.


Oğul!

Eğer bir gün açılırsan Anadolu’ya

Neler söylüyor

Dinle suları, ırmakları geçerken,

Kulak ver, neler anlatıyor

Selviler, söğütler, çamlar...

Neler yapılmış bu memleket için

Köylere bir sor,

Sor dağa taşa, kurda kuşa.

İşte o zaman anlayacaksın:

Bu destan unutulmaz.

* * * * * * * * * * *

https://www.youtube.com/watch?v=VS0UkkqmIAI&t=35s

* * * * * * * * * * *

EĞİTİMDE TÜRK MUCİZESİ: KÖY ENSTİTÜLERİ / TURKISH MIRACLE IN EDUCATION: VILLAGE INSTITUTES

Bu model UNESCO tarafından kalkınmakta olan ülkelere örnek gösterilmiştir. Anadolu'da aydınlanmanın meşaleleri olarak “köye öğretmen ve köye faydalı diğer meslek mensupları” yetiştirmek üzere 1937 yılında Köy Enstitüleri açılmaya başlandı. Köy Enstitüleri kurulduğu dönemde Türkiye eğitim düzeyi düşük, sanayisi zayıf ve nüfusunun yüzde 80'i köylerde yaşayan bir ülkeydi. O yıllarda ülkedeki okuryazarlık seviyesi yüzde 25 civarındaydı.
Köy Enstitüleri, savaştan çıkmış, harap olmuş, yakılmış ve yakılmış Anadolu halkını, yoksulluk ve cehaletle mücadele eden Anadolu halkını uyandırmak ve medeni bir Türkiye yaratmak için bir projeydi. Öğrenciler; Öğreniyor, öğrendiklerini uyguluyor ve üretiyordu.

Bu dönemde köy çocukları eğitildikten sonra tarım, sanat, zanaat ve sağlık alanlarında öğretmen olarak köylerine geri gönderildiler. Köy Enstitülerinin temel amacı kırsal alanı geliştirmek, köylüleri eğitmek ve eğitmenlerle köylüleri üretken kılmaktı.

Sürer, eker, biçeriz, güvenip ötesine

Milletin her kazancı, milletin kesesine,

Toplandık has çiftçinin Atatürk'ün sesine,

Toprakla savaş içini ziraat cephesine.

Biz ulusal varlığın temeliyiz, köküyüz,

Biz yurdun öz sahibi, efendisi köylüyüz.


İnsanı insan eden, ilkin bu soy, bu toprak.

En yeni aletlerle en içten çalışarak,

Türk için yine yakın dünyaya örnek olmak,

Kafa dinç, el nasırh, gönül rahat, alnı ak.

Biz ulusal varlığın temeliyiz, köküyüz.

Biz yurdun öz sahibi, efendisi, köylüyüz.


Kuracağız öz yurtta, dirliği düzenliği.

Yıkıyor engelleri, ulus egemenliği

Görsün köyler bolluğu, rahatlığı, şenliği.

Bizimdir o yenilmek bilmeyen Türk benliği.

Biz ulusal varlığın temeliyiz, köküyüz.

Biz yurdun öz sahibi, efendisi, köylüyüz.

* * * * * * * * * * *  

TURKISH MIRACLE IN EDUCATION: VILLAGE INSTITUTES This model has been shown as an example for developing countries by UNESCO. Village Institutes started to be opened in 1937 in order to train “teachers for the village and other professionals useful to the village” as the torches of enlightenment in Anatolia. At the time the Village Institutes were established, Turkey was a country with a low level of education, weak industry, and 80 percent of its population lived in villages. In those years, the literacy level in the country was around 25 percent. Village Institutes was a project to wake up the people of Anatolia who were devastated, burned and burned, and the Anatolian people struggling with poverty and ignorance, and to create a civilized Turkey. Students; He was learning, applying what he learned and producing. In this period, after the village children were educated, they were sent back to their villages as teachers in the fields of agriculture, arts, crafts and health. The main purpose of the Village Institutes was to develop the rural area, to train the villagers and to make the trainers and villagers productive. We plough, sow, reap, trust and beyond Every profit of the nation is in the pocket of the nation, We gathered to the voice of the original farmer Atatürk, War with the soil to the agricultural front. We are the foundation, the root of national existence, We are the homeland's own owner and the master is the peasant. What makes man human, first of all, is this lineage, this land. Working sincerely with the latest tools, To set an example to the near world for the Turkish, Head fresh, hand calloused, peace of mind, clear forehead. We are the foundation, the root of national existence. We are the homeland's own owner, master and peasant. We will establish in our own homeland, peace and order. Breaking down barriers, national sovereignty Let the villages see abundance, comfort and festivity. It is our invincible Turkish self. We are the foundation, the root of national existence. We are the homeland's own owner, master and peasant.

* * * * * * * * * * * * *

Hiç yorum yok: