17 Ekim 2020 Cumartesi

O BİR KÖY ENSTİTÜLÜ İDİ: EĞİTİMCİ VE YAZIN DÜNYAMIZIN KÖY ENSTİTÜLÜ DEVLERİNDEN FAKİR BAYKURT.


Fakir Baykurt Kimdir? Hayatı, Edebi Kişiliği, Eserleri / Fakir BAYKURT (d. Burdur, 15 Haziran 1929, ö. Almanya, 11 Ekim 1999) Yazar.
KAYNAK: https://www.turkedebiyati.org/fakir_baykurt.html

1929'da Burdur'un Yeşilova ilçesi Akçaköy'de doğdu. Az topraklı köylü bir ailenin çocuğu. 1948'de Gönen Köy Enstitüsü'nü bitirdi, 5 yıl köy öğretmenliği yaptı. 1955'te Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü'nden mezun oldu. Sivas, Hafik ve Şavşat'ta öğretmenlik, ilköğretim müfettişliği yaptı.

İlk romanı "Yılanların Öcü"nün yayınlanmasından sonra Bakanlık emrine alındı. 1962'de ABD Indiana Üniversitesi'nde ders araçları konusunda eğitim gördü. Yurda dönüşünden sonra Türkiye Öğretmenler Sendikası'nın (TÖS) kuruluşunda görev aldı ve Türkiye Öğretmen Dernekleri Milli Federasyonu (TÖMFED) Genel Başkanı oldu.

İlk öğretmenler boykotu nedeniyle 1969'da açığa alındı. 1971'de istifa etti. 12 mart döneminde 1971'de sıkıyönetimce tutuklandı. Askeri mahkeme önünde uzun süre yargılanıp beraat etti. Salıverildikten sonra Almanya'ya gitti. Uzun süre Duisburg kentinde yaşadı. 11 Ekim 1999'da burada yaşamını yitirdi.

Yazmaya şiirle başladı. Orhan Veli çizgisinde ama köy hayatı içerikli şiirler yazdı.

1950'den sonra öykü ve romana yöneldi. Ona göre öykü, "Yazıldığı dönemin tarihsel, toplumsal renklerini, özelliklerini içermeli az da olsa belge işlevi yüklenmelidir."

İlk öykü kitabı "Çilli"den başlayarak öykülerinde kesitleri değil geniş açılımları, bir anın olayını değil geniş dönemlerin olaylarını işledi.

Romanlarında Türkiye'deki köylü yaşamını halkçı ve devrimci bir bakış açısıyla ele aldı. Köylünün bilinci ve bilinçaltındaki istekleri, tepkileri, çelişkileri yansıttı.

1950-1970 döneminde etkili olan "köy edebiyatı hareketi"nin önde gelen temsilcisi oldu.

Baykurt, Köy Enstitüsü mezunu yazarlardan biri olup bu özelliğini romanlarına çok güçlü bir şekilde yansıtmıştır. Türk romanında özellikle 1950- 1970 döneminde etkili olan "köy edebiyatı hareketinin en önemli isimlerinden biri olarak edebiyat tarihimizde önemli bir yer edinmiştir.

Onun roman dünyasında köy yaşamı, köylü bilinci, köy sorunları vb. konular ele alınmıştır. Köy kavramı dışında Baykurt'un bir diğer ele aldığı kavram ise "göç"tür.

Fakir Baykurt'un en meşhur eseri Yılanların Öcü'dür. Sinemaya da aktarılan bu eser daha sonra yazarın kaleme aldığı Irazca'nın Dirliği, Kara Ahmet Destanı adlı romanlarla önemli bir üçleme oluşturmuştur: Irazca Üçlemesi

Yılanların Öcü adlı eserin konusu, romanın başkahramanı olan Kara Bayram'ın evinin önüne legal olmayan yollarla ev yapılmasına karşı verdiği mücadeledir. Romanda yer yer Atatürk devrimlerin yüzeysel bir özelliğe sahip olduğu ve köylüye inemediği eleştirisi vardır.

Tırpan ve Kaplumbağalar adlı eserleri ise Baykurt'un alegorik niteliğe sahip romanlarıdır. Onucu Köy adlı romanda ise bir Köy Enstitülü bir öğretmenin görev yaptığı yerlerde vermiş olduğu bilinçlendirme mücadelesi anlatılmıştır.

Fakir Baykurt'un Eserleri:

Romanları:
Yılanların Öcü (1954)
Irazcanın Dirliği (1961)
Onuncu Köy (1961)
Amerikan Sargısı (1967)
Tırpan (1970)
Köygöçüren (1973)
Keklik (1975)
Kara Ahmet Destanı (1977)
Yayla (1977)
Yüksek Fırınlar (1983)
Koca Ren (1986)
Yarım Ekmek (1997)
Kaplumbağalar (1980)

Öyküleri:

Çilli (1955)
Efendilik Savaşı (1959)
Karın Ağrısı (1961)
Cüce Muhammet (1964)
Anadolu Garajı (1970)
On Binlerce Kağnı (1971)
Can Parası (1973)
İçerdeki Oğul (1974)
Sınırdaki Ölü (1975)
Gece Vardiyası (1982)
Barış Çöreği (1982)
Duirsbug Treni (1986)
Bizim İnce Kızlar (1992)
Dikenli Tel (1998)

Toplum ve Eğitim Yazıları:
Efkar Tepesi (1960)
Şamaroğlanları (1976)
Kerem ile Aslı (1974)
Kale Kale (1978)
Kaplumbağalar (1980)

Çocuk Kitapları:
Topal Arkadaş
Yandım Ali
Sakarca
Sarı Köpek
Dünya Güzeli (1985)
Saka Kuşları (1985)

Şiir:
Bir Uzun Yol
Dostluga Akan Şiirler

Aldığı ödüller:
1958 Yunus Nadi Roman Ödülü (Yılanların Öcü)
1970 TRT Sanat Ödülleri (Tırpan)
1970 TRT Sanat Ödülleri (Sınırdaki Ölü)
1971 Türk Dil Kurumu Roman Ödülü (Tırpan)
1974 Sait Faik Hikâye Armağanı (Can Parası)
1978 Orhan Kemal Roman Armağanı (Kara Ahmet Destanı)
1979 Tiyatro 79 Dergisi tarafından Yılın Oyunu Ödülü (Sakarca)
1980 Avni Dilligil Tiyatro Ödülü (Tırpan)
1984 Berlin Senatosu Çocuk Yazını Ödülü (Barış Çöreği)
1985 Alman Endüstri Birliği (BDI) Yazın Ödülü (Gece Vardiyası)
1998 Sedat Simavi Roman Ödülü (Yarım Ekmek)
1998 Yaşam Radyo Ustalara Saygı Onur Ödülü
1999 Pir Sultan Abdal Derneği Ödülü
* * * * * * * * * *

Eğitimci, örgütçü bir yazar: Fakir Baykurt / MÜNEVVER OĞAN / YAZAR

Fakir Baykurt, aramızdan ayrılışın 21. yıldönümünde hem ezilen sınıfın yazarı hem de öğretmenlerin unutulmaz önderi olarak yolumuzu aydınlatıyor.
* * * * * * * * *
Türk edebiyatına çok önemli yapıtlar bırakan Fakir Baykurt (1929), Burdur’un Yeşilova ilçesinde, Akçaköy’de doğmuştur. Az topraklı bir çiftçi ailesinin oğludur.

Isparta Gönen Köy Enstitüsü ve Gazi Eğitim Enstitüsünü bitirmiştir. Yurdun çeşitli illerinde öğretmenlik, ilköğretim müfettişliği yapmıştır. ABD İndiana Üniversitesinde bir yıl mesleki eğitim görmüştür. 1965 yılında Türkiye Öğretmenler Sendikası (TÖS) kurucuları arasında yer almış ve aynı sendikanın genel başkanlığını yapmıştır.

Yazın yaşamına şiirle başlayan Fakir Baykurt, Orhan Veli ve arkadaşlarının çıkardığı Yaprak dergisinde şiirler, öyküler ve köy notları yazmıştır. Edebiyat Dünyası, Kaynak, Fikirler dergilerinde de yazılarını sürdürmüştür (1945-48). Seçilmiş Hikâyeler ve Beraber dergilerinde yayımlanan öykülerini Çilli’de (1955) toplamıştır.

Öykü, şiir, köy notları ve yazıları Yeditepe, Yücel, Varlık, Fikirler, Kaynak, Yağmur ve Toprak, İmece, Cumhuriyet, Yazın, Evrensel, Yön, Sanat Olayı gibi gazete ve dergilerde yayımlanmıştır.

Köy gerçeğini toplumcu gerçekçi bir yaklaşımla ele aldığı Yılanların Öcü adlı ilk romanıyla (1958) Yunus Nadi Roman Ödülünü almıştır. Bunu izleyen pek çok ödülün de sahibidir.

Fakir Baykurt; yazarlığıyla ilgili tutumunu “içinde doğup yetiştiği köylülerin hâllerini, sanatın gerçeklerini göz önünde tutarak ortaya sürmek”, “sanatın en iyi amacının hem konusu olan insanı hem de okuyanı bulunduğu durumdan biraz daha ileri sıçratmak” sözleriyle anlatır.

Yılanların Öcü, Ergin Orbey’in yönetmenliğinde Devlet Tiyatrosunda sahneye konulmuştur (1961). Metin Erksan tarafından sinemaya uyarlanmış; ancak Sansür Kurulunca yurtiçinde ve dışında gösterimi yasaklanmıştır. Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel’in girişimiyle serbest bırakıldıysa da uzun süre sinemalarda oynatılmamıştır.

Fakir Baykurt bir söyleşisinde “Ben edebiyatta yaşamı öne aldığım için amacım köy romanı değil, köydeki yaşamı yazmaktı. (…) Ama ben köy romanı yazmadım, köydeki yaşamın doğru dürüst romanını yazmaya çalıştım. Şimdi de aynı kaygı içindeyim. ‘Şehir Romanı’ diye bir tür tanımıyorum. Şehirdeki yaşamın romanıdır tabii esas olan” der. Nitekim Almanya’daki Anadolu insanının yaşamı onun Duisburg Üçlemesi’nde karşımıza çıkar: Yarım Ekmek, Koca Ren, Yüksek Fırınlar. Bu yapıtlarda iki kültür arasında sıkışıp kalan, yeni bir kimlik arayan ya da kimlik kaybına uğrayan Türk insanın sorunlarını işlemiştir.

“Hepimizin ayakları çamurdadır; fakat bazılarımız yıldızlara bakar” sözünü doğrularcasına yaşayan Fakir Baykurt, köy enstitüsü çıkışlı bir yazar ve öğretmen örgütçülüğünün efsane önderidir. Yetmiş yıllık yaşamına 50 eser, 40 yıllık öğretmenlik, TÖS ve TÖDMF (Türkiye Öğretmen Dernekleri Milli Federasyonu) genel başkanlığını sığdırmıştır. Genel başkanlıkları döneminde öyle eylemlere imza atmıştır ki etkileri o günlerden bugüne değin gelmiştir. Örneğin Devrimci Eğitim Şurası (4-8 Eylül 1968), Büyük Eğitim Yürüyüşü (15 Şubat 1969), Büyük Öğretmen Boykotu (15-19 Aralık 1969) belleklerden kazınabilir mi? Boykotta dile getirilen istekler, bugünün istekleriyle birebir örtüşmüyor mu?

“Öğretmen kıyımına son; eğitim yönetiminde söz hakkı; baskı değil adil yönetim; gerçekten milli eğitim; özgür sendikacılık ve grev hakkı!” TÖS’ün ve TÖDMF lideri Fakir Baykurt’un yüzünü her zaman ak edecek isteklerdir… Liderliğinin yanı sıra sürdürdüğü yazınsal yaşamı da örgütçülüğü kadar görkemlidir Fakir Baykurt’un. Onun pek çok yapıtı vardır. Bu yapıtların ortak özelliği ezen ve ezilen karşıtlığıdır. Baykurt, yapıtlarında köy gerçeğini, yoksul köylünün durumunu, köydeki yaşam koşullarını, sömürü ve sömürülen sorununu, bozuk ve haksız düzeni korkusuzca ele almıştır. Bunu örneklemek için yapıtlarının bazılarını anımsayalım:

Yılanların Öcü’nde Deli Haceli bir kötü tipi olarak, Irazca Ana ise dik duran, direnen emekçi bir kadın tipi olarak karşımıza çıkar.

Yılanların Öcü’nde Deli Haceli ve karısı Fatma-evlerinin çok nemli olmasını öne sürerek ve haksızca-Irazca ve ailesinin kaldığı evin önüne ev yapmaya kalkar. Yoksulluk ve toprak kavgası, güçlünün zayıfı ezmesi sürmektedir.

Irazca’nın Dirliği’nde muhtar ve çıkar şebekesine karşı;oğlu Kara Bayram, gelini Haççe ve torunlarıyla mücadele eden Irazca Ana’dır.

Onuncu Köy’de yöneticiler tarafından köyden köye sürülen öğretmenin dramını anlatır Fakir Baykurt.

Amerikan Sargısı’nda 1950’li yılların Türkiye’sinde Amerikanvari bir köy modelini dayatan emperyalizmi eleştirir yazar.

Tırpan’da birkaç altına küçük yaşta, kendisinden çok yaşlı Musdu Ağa ile evlendirilen Dürü’nün, Uluguş Ninenin öğüdüyle kendini asmaktan vazgeçip kendini korumak için düğün gecesi Musdu Ağayı öldürmesi anlatılır. Dürü’nün Musdu Ağayı öldürmesi zenginlerin yoksulları ezdiği bir toplumda başkaldırıdır; çünkü Dürü yalnız kişisel nedenlerden dolayı cinayet işlemez, aksine bu olayın başka Musdu’lara ders olmasını ister. Dürü ile Musdu çatışmasına hem bir kadın/erkek hem de ezen/ezilen çatışması olarak bakılabilir. Tırpan’ın Uluguş Ninesi ise olaylara yön veren, istemediği bir adamla evlenmeye zorlanan Dürü’nün akıl hocasıdır, Dürü’yü kendine eş yapmak isteyen yaşlı ve çirkin Musdu; Türkiye’deki ataerkil düzende kadına bakışın ve özellikle köylerdeki egemen görüşün somutlaşmış bir kötü tipidir.

Köygöçüren romanı adını köygöçüren de denilen deve dikeni bitkisinden almıştır. Roman, 1950’li yıllarda Menderes iktidarı yılları ile Marshall yardımları ekseninden yola çıkılarak kaleme alınmıştır. Devletin köye ve köylüye ulaşamadığı, köylü için yapılmak istenilenlere zenginlerin el koyduğu, köylüye destek için var olan devlet görevlilerinin de köylüden ziyade çıkarlarına veya zenginlere hizmet etmesi romanın temel izleklerindendir.

Keklik romanında Dökülecek Köyünün tek eğlencesi domuz ve keklik avından yola çıkılarak fakirlik ve onun yarattığı sorunlar ele alınır. Roman kahramanları Elvan Çavuş ve torunu Yaşar, örgüt üyeliğinden gözaltına alınır.

Tüm bu romanlara ve öteki yapıtlarına bakıldığında da yazarın emekten, kadından, ezilenden yana bir tutum benimsediği görülür. Fakir Baykurt toplumsal sorunların somutlaştırılmasında romanı bir araç olarak kullanmıştır.

Kitaplarında güçlü kadın kahramanlar, kötü tipleri ve karakterleri yaratmıştır. Akıcı ve yalın bir anlatım, başarılı bir kurgu ve öyküleme tekniğiyle yazdığı yapıtları yabancı dillere çevrilmiştir.

9 Ekim 1971 tarihinde, Mamak Askeri Ceza ve Tutukevinde, 2 Numaralı Sıkıyönetim Askeri Mahkemesi karşısında TÖS Genel Başkanı sıfatıyla verdiği 190 sayfalık İfadesini şöyle tamamlamıştır:

“Hak diyenin ağzına vurulmamalı, yol açanın yolu kesilmemelidir. (…) Beraatımızın sevinci gibi, cezalandırılmamızın tesellisini de aramızda kardeşçe ve içtenlikle paylaşacağız. Şimdiye kadar öğretmen olarak davrandık, bundan sonra da öğretmen olarak davranmaya dikkat edeceğiz… Bu mücadeleye giren insanlar, sonuç ne olursa olsun, bunlara katlanmayı bilmelidir. Biz bileceğiz, bizden sonraki öğretmenler de bilecektir. Çok iyi biliyor ve inanıyoruz, çektiklerimiz boşa gitmeyecektir!”

Fakir Baykurt, aramızdan ayrılışın 21. yıldönümünde hem ezilen sınıfın yazarı hem de öğretmenlerin unutulmaz önderi olarak yolumuzu aydınlatıyor. Bize de öğretmen olarak davranmak, öğretmen olarak yolumuzda ilerlemek görevi düşüyor. Işıklar içinde uyusun.

* * * * * * * * *
Kaynak: 
https://www.aydinlik.com.tr/haber/egitimci-orgutcu-bir-yazar-fakir-baykurt-220294
Aydınlık Gazetesi: Özgürlük Meydanı / 10 Ekim 2020