30 Mayıs 2022 Pazartesi

Kendini herkesten akıllı saymak / Sabahattin Eyupoğlu


Kendini herkesten akıllı saymak / Sabahattin Eyupoğlu
Kendini herkesten akıllı saymak,akılsızlığın en kesin belirtisidir; kendisini herkesten daha akıllı sananlar da en çok politikacılar, en az da bilim adamları arasında görülür, görülmesi gerekir. 
Bir bilim adamı kendini herkesten daha akıllı sayıyorsa, siz de onu bilim adamı olamamış bir politikacı ya da politikaci olamamış bir bilim adamı sayabilirsiniz. 
Bizde böyleleri öteden beri çoktur. Bunlardan biri rütbesinin, cüppesinin gösterişine dayanarak ve kendi benzerlerine katılarak Köy Enstitülerinin bir ütopya olduğu fetvasını verdi. Bu fetva hiç bir Köy Enstitüsünün semtine uğramadan, kuruculardan hiç biriyle görüşmeden yıkıcı politikacı bilim adına desteklemek için verilmişti. 
Birkaç yıl içinde Türkiye'nin dört bir yanında gelmez denen suları getiren, yetişmez denen bitkileri, insanları umutlar ötesinde yetiştiren, bozkırlar ortasında on binlerce ışıklı pencere açan ve -hepsinden önemlisi- bunca yılgın köy delikanlısına bir ülkücülük aşılamış, güven vermiş, kapatıldıktan yirmi yıl sonra bile kuruluş bayramı kutlanan bir kuruma bir bilim adamı ütopya değil, gerçekleşmiş bir ütopya diyebilir olsa olsa, yurdunda ummadığı bir başarı sağlamış olduğunu görmenin sevinciyle.( Sabahattin Eyupoğlu - Köy Enstitüleri Üzerine / Cumhuriyet Gazetesi Kültür Kitapları ).

27 Mayıs 2022 Cuma

Kepirtepe'de nefer, yaşamında rehberdin / Bir mezar taşı kitabesi....







Kepirtepe' de nefer, yaşamında rehberdin. 
Memleketine, ailene sevdalıydın. Yaşamının her anını verimli kılandın. 
Ay ışığı sonatını severdin. 
Bir de Faruk Nafiz Çamlıbel'in Çoban Çeşmesi'ni.
Çoban Çeşmesi:
“Ne şair yaş döker, ne aşık ağlar
Tarihe karıştı eski sevdalar
Beyhude sesleniş, beyhude çağlar
Bir sola, bir sağa çoban çeşmesi...”
İşte bir Köy Enstitülünün yaşam şekli, dünya görüşü. Sözün özü, iyi ki vardınız güzel insanlar, yaşamda hep rehberimiz oldunuz, olmaya da devam ediyorsunuz. Sizleri asla unutmadık, unutmayacağız da. 
Yaşam  yönteminiz bizlerin rehberi oldu ve olmaya da devam ediyor. Toprağınız bol olsun, ışıklar içerisinde uyuyun.
Hani bir söylem vardır ya: Mezarlıklar fani dünyaya açılan kapılardır. 
Bu kapı fani dünyaya mı, ruhani dünyaya mı, manevi dünyaya mı açılır orasınıda siz düşünüverin gari, 
Adeta özlü, duygu dolu bir söylem olan bu mezar taşı yazıtlarını önemsedim ve siz sevgili dostlarla paylaşmak istedim. Dostluk ve esenlik dileklerimle.
* * * * * * * * * *
Köy Enstitüleri yalnız köylüyü uyarmanın en kestirme yolunu buldukları için değil, kentlerdeki ve başkentteki eğitim ve öğretim sistemini temelinden sarstıkları için kapatılmışlardır. Köy Enstitüleri on yıl hızlarını sürdürebilmiş olsalardı, Türkiye'de orta ve yüksek öğretmenlerin çoğu öğrencilerinden ders almak zorunda kalabilirlerdi.” (Sabahattin Eyüpoğlu – Köy Enstitüleri Üzerine / Cumhuriyet Gazetesi Tarih ve Kültür Dizisi Kitapları).

18 Mayıs 2022 Çarşamba

Köy Enstitülü Şampiyonu anlatacağım / Kemal Ateş

Köy Enstitülü Şampiyonu anlatacağım / Kemal Ateş

17 Nisanlarda ne çok bilgi paylaşılır köy enstitüleriyle ilgili, bu kurumlardan yetişen ünlüler anılır. Mahmut Makal, Fakir Başkurt diye başlayan listeler uzar gider, ama nedense köy enstitülerinden yetişen ilk ve tek olimpiyat şampiyonu Ahmet Bilek bir türlü hatırlanmaz, uzun uzun verilen ünlüler listesinin bir yerine, o belgesellerden birine adı sıkıştırılmaz. Bilmemekten mi ya da sporu önemsememekten mi, anlayamadım gitti. Oysa çağdaş toplumlarda spor sanat kadar önemlidir. Atatürk o yoksul günlerimizde spor bilgilerini geliştirsinler diye yurtdışına öğrenci gönderdi, yabancı ülkelerden antrenörler getirtti. Köy enstitüleri müfredatında sporun “besin” kadar önemli olduğu yazılıdır. Buralardan bir de olimpiyat şampiyonunun yetişmesi tesadüf değildir. Defalarca Türkiye şampiyonu olmuş güreşçiler yetişti bu kurumlardan, iki olimpik sporcu, bir olimpiyat şampiyonu yetişti kısacık ömrü içinde. Köy enstitüleri deyince, bunlar da bilinmeli, hatırlanmalı.

Ankara Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesinde 12 Mayıs Perşembe günü saat 13.00’te üniversitenin Gölbaşı Yerleşkesinde “Olimpiyat Kürsüsünde Bir Köy Enstitülü” başlığıyla minderlerin bu ilk şampiyon öğretmenini anlatacağım. Ahmet Bilek’in başarı öyküsü etrafında “köy enstitülerinde spor” konusunu da ele alacağız. Yaşayan efsane şampiyon ve Türk Güreş Vakfı Başkanı Ahmet Ayık da toplantımızı onurlandıracak.
Konuya ilgi duyan herkesin onurlandırmasını dilerim.
* * * * * * * * * * * * * *

KAYNAK:
https://www.aydinlik.com.tr/koseyazisi/koy-enstitulu-sampiyonu-anlatacagim-315767

Ahmet Bilek’i unutmayacağız!../Kemal Ateş

 


Ahmet Bilek’i unutmayacağız!../ Kemal Ateş

Mayıs içinde Ankara Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesinde köy enstitülerinde spor ve minderlerin ilk şampiyon öğretmeni Ahmet Bilek’i konuştuk. Benim kırk yılımın geçtiği Ankara Üniversitesinin farkı işte!.. Bir süre aralarında çalıştığım Spor Bilimleri Fakültesi yöneticilerinin, öğretim üyelerinin sıcaklığını, vefasını bir kez daha gördüm. Bütün kurumlardan önce hatırladılar minderlerin ilk şampiyon öğretmenini. Üniversiteli gençler ilgiyle dinlediler Ahmet Bilek’in başarı öyküsünü ve gurbette trajik biten yaşamını.

Köy enstitüleriyle ilgili özellikle nisan ayında epey belgesel izledim. Bu kurumlardan yetişen ünlülerden söz edilirken, hâlâ Ahmet Bilek’in adını görmemek beni üzüyor. Okurlarım bıkkınlık duysalar bile, minderlerin Sessiz Şampiyon’unu tekrar tekrar yazıyorum, yazacağım da…

1932 yılında Manisa/Kula’nın Menye köyünde dünyaya geldi Ahmet Bilek, ilinde, ilçesinde, köyünde tek bir tesise, sokağa, meydana adı verilmedi. Oysa buralarda heykeli olmalıydı. Bu tarihi ilimizde bir zamanlar Manisa Tarzanı diye biri çıktı, güya İstiklal madalyası varmış. Ben okurların yalancısıyım, madalyasının sahte olduğu söyleniyor. Hollywood taklitçisine gösterilen ilginin yüzde biri minderlerin bu ilk şampiyon öğretmenine gösterilemez miydi? Ahmet Bilek Manisa’nın yetiştirdiği ilk ve tek olimpiyat şampiyonu, bu başarının hiçbir değeri yok mu? Spor tarihimizde bir önemli isim daha var, Ruhi Sarıalp, 1948 yılında üç adım atlamada olimpiyat üçüncüsü oldu, o da Manisalı, onun da bir yerde adı yok. Ruhi Sarıalp’ın başarısına atletizmde çok uzun yıllar bir yenisi daha eklenemedi.

Ne diyeyim, onlar sporda şampiyon oldular, bizler vefasızlıkta…       Sağır sultanların belki kulakları açılır diye bir yerlere dilekçeler yazdım. Manisa’daki üniversitelere, Kula Belediyesine yazdım; üşenmedim, Manisa Valiliğine de şu dilekçeyi gönderdim:

MANİSA VALİLİĞİNE,

Konu: İki olimpik sporcunuz hak.

1970 yılında aramızdan ayrılan Kula/Menye doğumlu öğretmen Ahmet Bilek 1960 Roma Olimpiyatlarında güreşte yedi altın madalya kazanan şampiyonlarımızdan biridir, Türk spor tarihinde hâlâ aşılamamış olan bu büyük başarının önemli kahramanlarındandır.

Yaptığım araştırmalara göre ilinizde bir sokağa, bir meydana ya da bir parka, okula, hiçbir yere bu şampiyonun adı verilmemiş. Yakın zamanda, Menye’de doğduğu eve bizim çabalarımızla, resmi hiçbir kuruluşun desteği olmadan köylüler bir plaket çaktılar. Bunun iliniz adına bir vefa eksikliği olduğunu sanırım sizler de takdir edersiniz. Ayrıca 1948 Londra Olimpiyatları’nda üç adım atlamada üçüncü olan öğretmen Ruhi Sarıalp de Manisalıdır, yıllardan beri o da aynı ilgisizlikle karşılaştı. Ahmet Bilek’in hayatını Sessiz Şampiyon adını verdiğim romanımda anlattım. Bu konudaki birikimimi Manisalı gençlerle paylaşmaya her zaman hazırım.

İlinizden yetişmiş olan bu iki değerli olimpik sporcunun adlarının bir yere verilmesi, hatta heykellerinin dikilmesi suretiyle, sürüp giden bu vefasızlığa bir son verilmesini saygıyla bilgilerinize arz ederim.

14.03.2022

 Dr. Kemal Ateş

     Manisa Valiliğine iki ay önce gönderdiğim yukarıdaki dilekçeye henüz bir yanıt alamadım.

     Ahmet Bilek’in kızı Sevil’den aldığım bir fotoğrafı paylaşacağım sizlerle. Kitabıma da aldım bu fotoğrafı. Ahmet Bilek köy çocuklarına okulun önünde modern güreşi öğretiyor. Köy enstitüleri bunu da başarmış, bir olimpiyat şampiyonu göndermiş köylere. Kurtuluş Savaşı yıllarında ortaya çıkan “Gençler Anadolu’ya!” sloganı köy enstitüleriyle yeni bir ivme kazandı. Bu fotoğraf bu gün gençlere veremediğimiz bir ülkünün, “Gençler Anadolu’ya!” sloganının fotoğrafı.

     Cumartesi İzmir’deyim, Yakın Kitabevindeki (Kıbrıs Şehitleri Cad.) imza günüme bütün dostları, edebiyatseverleri bekliyorum.

* * * * * * * * * * * * * * * * *
KAYNAK: https://www.aydinlik.com.tr/koseyazisi/ahmet-bileki-unutmayacagiz-316554