Kitap Okuyarak Bilgi Toplumu Olmak / İ. Gürşen Kafkas
Bitkisel belleğimizin tapınağı olan kütüphaneler can çekişiyor. Kitap okuma kültüründen ekran kültürüne geçişin burukluğu yaşanıyor. Okumayı sevmeyen bir toplum olduk. Elektronik devrim çağı kitap okumayı gölgeledi.
Kitap okuma sevgi ve alışkanlığı önce evde anne babalar, okullarda öğretmenlerce verilmelidir. "Televizyon renkli ama .. kitap okumak da gerekli" özdeyişi yüreklere işlenmeli. Okullarda öğrenmeyi ve okumayı öğretecek yetenekte, okuma alışkanlığı edinmiş nitelikli öğretmen yetiştirilmelidir. Ulusal yaratıcılığın bilgi toplumuyla gerçekleşeceği kavratılmalıdır. Mustafa Kemal'in: "Çağdaş Türkiye'yi yaratmak için var gücümüzle çalışmalıyız." "Okuyan, araştıran bir toplum' yaratılmalıdır. " "Okuyan gözde ben varım." diye okumanın önemini vurgulayan özdeyişleri rehberimiz olmalıdır.
İnsanların yaşlanmayan tek dostu olan kitaplar, her zaman, her yerde ve herkes için aydınlanmacı bir ışık olmalıdır.
Cumhuriyet kurulduğunda, bu büyük değişim ve başarı kültür zenginliği ile taçlandırıldı. Bu nedenle "Cumhuriyetin temeli kültürdür" özdeyişiyle beslenerek değerlendirildi.
Bireylerin gelişmesi, çağdaş bir bilgi toplumu oluşturma, okuma zenginliği ile kazanılacaktır.
Bireyler okuyarak farklı dramlar, farklı kavramlar ve farklı ,betimlemeleri yeniden yaratma şansı yakalayabilirler. Köy Enstitüsünde okurken yılda yirmibeş kitap okuma zorunluluğumuz vardı. Okunan kitaplar, irdeleniyor, özetleniyor ve tartışılıyordu. O günlerin dar koşullarında dünya klasikleri ve o yılların Türk yazarlarının eserleri okunuyordu. Silik, ışıklarda okunan kitapların tadına varılıyordu.
Aklın ışıkları karanlıkları deliyor ve tan yeri ağarıyorken biz yine kitap okuyorduk. Kitabın zevki damak tadı gibi ruhumuzu okşuyordu.
Eğitimin ana ilkesidir okumak. Danton, "Eğitim, ekmek ve sudan sonra en zorunlu gıdadır" özdeyişinde ruhsal ve bedensel beslenmenin önemini vurgulayan imgelere değiniyor.
Goethe, "Okumayı öğrenmek sanatların en güç olanıdır" özdeyişiyle okumayı öğrenmenin güçlükle başarılan bir sanat olduğunu belirtiyor.
Öteden beri "Türkler okumayı sevmiyorlar" anlatımı beni üzüyordu. Yıllardır yaz aylarında uğradığım turistik yerlerde yabancı gezginlerin kitap okuma tutkularını kıskanarak izliyordum. Turistik yerlerde giyim-kuşam ve yiyecek yerlerinin çokluğunun yanında kitap satış merkezlerinin azlığından yakınıyordum. Bu yıl büyük bir değişimle karşılaştım. Edremit/Akçay'da tam yedi kitap satış noktasında, kitap satışlarının yoğunluğunu gözlemledim. Önemli yazarların kitaplarının çok düşük fiyatlarla satıldığını izledim. Kitapçıların, "Üç kitap on lira", "Biz kazanmayalım, vatandaş okusun" sloganları teşvik edici ayrı bir güzellikti. Kumsallarda güneşlenen her yaşta insanlardan yüzde 10 -15'inin kitap okuduğuna tanık oldum. Geçmişte yüzde 1-2 olan bu rakam değişmiş ve gelişmişti. Kitap okumanın kabuk değiştirmekte olduğunun sevincini yaşıyorum. Bireyler okudukları kitapları karşılaştırıyor ve irdeliyorlar.
Ovidus'un, "Gençliğini kitapla beslemeyen ulusların sonu acıdır" özdeyişi etkileyici bir uyarıdır. Artık bizim insanımızın da otobüslerde, tren, vapur, kumsal ve pikniklerde kitap okuduklarına tanık oluyoruz. Önceki özdeyişin aksine "Türkler kitap okumayı seviyorlar" şeklindeki değişimden sevinç duyuyorum. Okuyan, araştıran, aydınlanan bir bilgi toplumu olmanın düşünü kuruyorum. E. Gibbam'ın "Okumayı hiçbir servete değişmem" özdeyişinin anlam zenginliği beynimin kıvrımlarını besliyor.
Ruhsal yapımızın ve bilgi zenginliğimizin ana kaynağı kuşkusuz okumayla gerçekleşecektir. Victor Hugo'nun: "Taş iseniz mihenk taşı olunuz, bitki iseniz ilaç Olunuz" özdeyiş i olmamız gerekenlerini öğütlüyor.
Dilimiz Türkçeyi güzel konuşma, sözcük zenginliği, cümle kurma alışkanlığı edinme de yine okumayla olabilecektir. Nazım Hikmet: Ferhat'ın Şirin'e seslenişinde "Dilim kadar,Türkçem kadar güzelsin" özdeyişiyle Türkçemizin güzelliğini anlatılıyor. Alcott, "Ümitle açılıp, kazançla kapanan kitap iyi kitaptır" özdeyişiyle iyi kitapların temel özelliklerini sıralıyor.
ÖZET: Toplumsal kalkınmamızın ve kültürel başarımızın ana öğesi olan kitapların okunması tutkuya dönüşmelidir. Kitaplar, sessiz ve uzun soluklu dostluklarının yanında sevgi ve bilgi kaynaklarımızdırlar. Bireyin düşünce zenginliği, sorunları daha iyi algılama yetisi kazanması, Türkçeyi düzeyli ve güzel konuşma akışı edinmesinde de etkili birer unsurdurlar.
Bilgisiz bir toplum olmaktan kurtulmak için bireylerin nitelikli olması önkoşuldur. "Okumayı öğrenmeyen, çuval taşımayı öğrenir" özdeyişi gerçekçi bir yaklaşımdır. "Bir yapıya konmayan taşları taş saymam / kitaba eğilmeyen başları baş saymam" özdeyişinde, okumayan bireylerin boş olduğu anlatılmaktadır. Konfüçyüs'ün: "Tanrım!.. bana kitap dolu bir evle, çiçek dolu bir bahçe ver" yakarışı, kitap okumanın ve kitabın önemini doğa sevinciyle örtüştüren bir yaklaşımdır. Bilgi açlığımızı kitaplarla, ruhsal yapımızın onarımını çiçeklerle destekleyen bu yakarışı ben de içselleştiriyorum.
* * * * * * * * * * * * * * *
KAYNAK: İ. Gürşen Kafkas -Cumhuriyet,23.08.2008
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder