.......«Reformlar» diye sayıklanan yapısal yenileşmeyi halkımız gerçekleştirecekti. Planlı programlı, verimli çalışmalarla artan tarımsal gelirimiz tarım kesiminden meslekleşerek yeni alanlara kayan iş gücümüz, başkalarına avuç açmadan sanayileşmemizi sağlayacaktı.
Eğitim kirizmasının hazırladığı ortamda kökleşecek kooperatifçilik tıkır tıkır işleyecek, üreticinin, tüketicinin sömürülmesi sona erecek, artan ulusal gelir daha adilane bölüşülecek, dengeli kalkınma yoluna girilecekti.
Büyük «insan erozyonu» sona erecek, «beyin göçü, emek göçü» diye bir şey görmeyecektik.
Enstitülerle halkın derinlerine iniliyor, onun yüzlerce yıldan beri yarattığı değerler, güzellikler yüze çıkarılıyor, çağdaş kültürle harman ediliyordu. Makas kesmedik, iğne batmadık nakışlar, türküler, oyunlar, sazlar sözler Enstitülerle yurt yüzeyine yayıldı.
Yaratıcılığımız ulusal kaynaklara açıldı, yazınımız bölge, zümre yazını olmaktan çıkıp ulusal boyutlara kavuştu........* * * * * * * * * *
“Köy Enstitüleri yalnız köylüyü uyarmanın en kestirme yolunu buldukları için değil, kentlerdeki ve başkentteki eğitim ve öğretim sistemini temelinden sarstıkları için kapatılmışlardır. Köy Enstitüleri on yıl hızlarını sürdürebilmiş olsalardı, Türkiye'de orta ve yüksek öğretmenlerin çoğu öğrencilerinden ders almak zorunda kalabilirlerdi.” (Sabahattin Eyüpoğlu – Köy Enstitüleri Üzerine / Cumhuriyet Gazetesi Tarih ve Kültür Dizisi Kitapları).
Köy
Enstitüleri, fakir Türkiye'de, öğrencinin, öğretmenin, okulun
üretici olmasını istiyordu. Batı'da, ezberci okula karşı öne
sürülen iş eğitimi ilkesi, Türkiye' de yarınki dünyanın
eğitim yolu olmakla kalmayıp, bağımsız bir milli ekonomi
kurmanın yolu, yollarından biri olmak üzereydi. Kurulabilmiş
yirmi Köy Enstitüsü'nden her biri on yıl sonra kendi kendisini
beslemek, hatta bazı bölgelerde devlete kazanç sağlamak inancı,
hiç değilse umuduyla kurulmuştu. Arifiye Köy Enstitüsü'nün
balık işletme kurumu bir kaç yıl içinde umutları aşmış bir
duruma gelmişti bile.(Sabahattin
Eyüpoğlu – Köy Enstitüleri Üzerine / Cumhuriyet Gazetesi Tarih
ve Kültür Dizisi Kitapları).
Kendini herkesten akıllı saymak,akılsızlığın en kesin belirtisidir; kendisini herkesten daha akıllı sananlar da en çok politikacılar, en az da bilim adamları arasında görülür, görülmesi gerekir.
Bir bilim adamı kendini herkesten daha akıllı sayıyorsa, siz de onu bilim adamı olamamış bir politikacı ya da politikaci olamamış bir bilim adamı sayabilirsiniz.
Bizde böyleleri öteden beri çoktur. Bunlardan biri rütbesinin, cüppesinin gösterişine dayanarak ve kendi benzerlerine katılarak Köy Enstitülerinin bir ütopya olduğu fetvasını verdi. Bu fetva hiç bir Köy Enstitüsünün semtine uğramadan, kuruculardan hiç biriyle görüşmeden yıkıcı politikacı bilim adına desteklemek için verilmişti.
Birkaç yıl içinde Türkiye'nin dört bir yanında gelmez denen suları getiren, yetişmez denen bitkileri, insanları umutlar ötesinde yetiştiren, bozkırlar ortasında on binlerce ışıklı pencere açan ve -hepsinden önemlisi- bunca yılgın köy delikanlısına bir ülkücülük aşılamış, güven vermiş, kapatıldıktan yirmi yıl sonra bile kuruluş bayramı kutlanan bir kuruma bir bilim adamı ütopya değil, gerçekleşmiş bir ütopya diyebilir olsa olsa, yurdunda ummadığı bir başarı sağlamış olduğunu görmenin sevinciyle.( Sabahattin Eyupoğlu - Köy Enstitüleri Üzerine / Cumhuriyet Gazetesi Kültür Kitapları ).
* * * * * * * * *
“KÖY
ENSTİTÜLERİNİN KURUMSAL KALITINA DAİR KÜLTÜR BAKANLIĞINDAN
DEĞERLİ BİR AÇIKLAMA”
Kültür
Bakanlığı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Müdürlüğü’nün,
Konya Valiliği’ne gönderdiği 4 Ocak 2000 tarihli yazısına
dayanıyor. Kararda şu ifadeler yer alıyor:
“Bilindiği
gibi Köy Enstitüleri’nin Cumhuriyet dönemi çağdaş kültürel
gelişmemizde çok özel ve önemli bir yeri bulunmaktadır.
Toplumsal aydınlanmamıza büyük katkıda bulunan ve dünyanın
birçok ülkesinde örnek eğitim kurumu olarak esin kaynağı
yapılan Köy Enstitülerinin birçoğunun binaları da halen
Cumhuriyet dönemi anılarını taşıyarak varlıklarını
sürdürmektedir.
“Yurt
düzeyine yayılmış bulunan Köy Enstitüsü binaları, önemli
tarihsel ve kültürel süreçlere tanıklık eden ve Cumhuriyet
döneminin Atatürk ilkelerini yaşama geçirmek üzere eğitim ve
çağdaş uygarlık hedeflerini simgeleyen kimlikleriyle, 2863 sayılı
Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’nun 6.maddesi
gereği korunması gerekli taşınmaz kültür varlıklarıdır.
“Bu
nedenle ekli listede yer alan ve Valiliğimiz sınırları içersinde
bulunan Köy Enstitüsü binalarının 2863 sayılı yasa gereğince
korunmalarının sağlanması ve yapılacak her türlü uygulama
öncesinde Bakanlığımızdan izin alınması hususunda gereğini
rica ederim.”
*
* * * * * * * * * * *
KAYNAK:
http://girgin-huseyin.blogspot.com/2022/07/ivriz-koy-enstitusu-peskes-mi-cekiliyor.html
*
* * * * * * * * * * *
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder