4 Eylül 2008 Perşembe

Yeni Eğitim Yılı Başlarken / İ. GÜRŞEN KAFKAS


Yeni Eğitim Yılı Başlarken
 / 
İ. GÜRŞEN KAFKAS – Cumhuriyet, 04.09.2008 

Çağdaş Türkiye'yi yaratacaklarına inandığımız, yarınların güvencesi sevgili çocuklarımızın 2009 eğitim yılı başlıyor. Geleceğimizin umut ışığı çocuklarımıza ve öğretmenlere başarılar diliyorum. Onlar insanı insan yapan sosyal olgunun yeri olan okullarına koşuyorlar. Ülkemizde farklı siyasi ve sosyal düşüncelerin çatıştığı bu yoğun ortamdan eğitimimiz de etkilenmektedir. Eğitimimizin sorgulanacak bir dizi sorunu çözüm beklemektedir. Cumhuriyetimizin kazanımlarından olan Atatürk ilke ve devrimleri ile Tevhid-i Tedrisat (öğretim birliği) yıpratılmaktadır. Laik eğitimin tartışıldığı bir ortamı yaşıyoruz. 2008 eğitim yılı laikliğe aykırı eylem ve uygulamalarla sıkça televizyon ve basında yer aldı. Türbanlı törenler, küçük öğrencilerin ilahi grupları, okullarda mescit gibi uygulamalar toplumu zedeleyen ve geren örneklerdir. Çağdaş bir ulus olmaktan uzaklaşmanın görüntüleri ibret vericidir. Geleceğimizin güvencesi çocuklarımızı en iyi şekilde, çağdaş düzeyde yetiştirmek ulusal zorunluluktur. Kalkınmış ülkeler bilim ve teknikte hızla yol almaktadırlar. Ülkemizde ise bilim ve bilim dışı eğitim tartışılmaktadır. Geçmişin ezbere dayalı, sorgulanmayan, tartışmayan eğitimi yerini, bilimseli sorgulayan, uygulayan ve üreten eğitime bırakmalıdır. Bu yöntemle geleceğin nitelikli insanı, nitelikli yetişerek birer kültür savaşçısı olacaktır. Bulunduğumuz coğrafyadaki siyasi karmaşanın sürekliliği nedeniyle çocuklarımızın ulus devlet bilinciyle yetiştirilmesi ve zihinlerine barış çiçeğinin işlenmesi isteğindeyiz. Eğitimimizde cemaat/tarikat baskısıyla siyasi karmaşa yaşanıp eğitim bir silah olarak kullanılmamalıdır. Bireylerin anayasal hakkı olan eğitim yeterince uygulanamamıştır. Oysa eğitim bir hazinedir ve tüm bireyler bu hazineden yararlanmalıdırlar. Okumaz yazmazımızın yüzde 15-20'lerde olması "Haydi Kızlar Okula", "Ana Kız Okulluyuz" kampanyaları, eğitimimizin geriliğinin kanıtıdır. Atatürk'ün "Düşlerim eğitimle gerçekleşecek" özdeyişi 86 ve yıllık Cumhuriyetimizde istenilen düzeyde gerçekleşemedi. Eğitimimizde amaç, çağdaş ve nitelikli insan yetiştirmektir. Bu nedenle eğitimimiz bilimsel, akılcı ve da üretken bir dönüşüm evresinden geçirilmelidir. Öğretmen ve öğrenci eğitim ve öğretimde dört duvarın dışına çıkabilen, uygulayan, araştıran ve sorgulayan bir yapıda olmalıdırlar. Okullar bilginin yanında bedensel, zihinsel, sanatsal yetenek geliştirici eğitime de kucak açmalıdır. Spor, resim, müzik, ti¬yatro vb. alanlarda okulöncesinden başlayarak, yetenekli öğrenciler izlenmeli, desteklenmeli ve yetenekleri ile başarıya ulaşmaları sağlanmalıdır. Pekin Olimpiyatları öncesi bu tür çalışmalar yapılıyor olsaydı daha nitelikli, daha başarılı bir sonuca ulaşılırdı. Yetenekli öğrencilere devlet, sivil toplum kuruluşları, şirketler ve yerel yönetimler de burs vererek destekte bulunmalıdırlar. Devşirme yoluyla sporcuların başarıları ile övünmek yerine, kendi çocuklarımızı yetiştirmeliyiz. Öğrencilerin alan seçiminde bilginin yanında yeteneğe de ağırlık verilmelidir. "En güzel Meslek isteyerek severek yapılan meslektir. Gençler, farklı bir eğitimle, farklı bir geleceğe yönelip fark edilmek istiyorlar." Eğitimimiz çözüm bekleyen sorunlar yumağı ile boğuşurken, dinsel eğitime yöneliş uygulamaları ve kadrolaşma endişe ile izlenmektedir. Yenileşmeci ve bilimsel bir eğitim uygulaması beklenirken, Türkçemizin yabancı diller karşısında uğradığı kirlilik durumu, içimizi acıtıyor. "Türkçe giderse Türkiye gider." özdeyişinin anlam bütünlüğüne ben de katılıyorum. "Meslek lisesi, memleket meselesi" sloganında gerçek payı vardır. Bu okullar işsel ve işlevsel okullar olarak düşünülmelidir. "Yaparak, yaşayarak, üreterek" eğitim veren meslek liseleri işlevsel meslek okullarıdır. İmam hatip ve benzeri okullar ise işsel okullar olup imam ve hatip yetiştiren ve üretimle ilgisi olmayan okullardır. Nüfusumuzun yüzde 10 'unun engelli olduğu, istatistiki verilerden anlaşılmaktadır. Engellilere yasalarla verilen hakların ve eğitim desteğinin sınırlandırıldığını okuduğumda üzüldüm. Birçoğu yoksul ailelerden 7.5 milyon insanımızın eğitimine ve topluma kazandırılmasına destek olmak, devletin anayasal görevidir. Öğretmen eğitimi ve öğretmen sorunları, öteden beriye tartışılan bir konudur. Yeterli düzeyde formasyon almamış bireylerin öğretmen olması düşündürücüdür. Öğretmen Personel Yasası çıkarılmalı ve öğretmen eğitimi yeniden düzenlenmelidir. ÖZET: Geleceğe yapacağımız en büyük yatırım, kuşkusuz eğitime yapılan yatırımdır. Gençlerimiz . başarılı bir gelecek ve başarılı bir kariyerin düşündedirler. Eğitimimizde dogma veriler değil, bilim ve fennin önde tutulduğu ve akla dayalı yöntemler yer almalıdır. Geleceğinden kaygı duyan bir gençlik yerine, kendine güvenen, dünya gençleri ile her alanda yarışabilen başarılı ve nitelikli gençler yetiştirilmelidir. Ülkemiz insanına en iyi hizmet ona en iyi eğitim vermekle olacaktır. Eğitimin okul öncesinden başlanarak on iki yıla çıkanlması, ders kitaplarının çağdaş ve bilimsel bir yapıda yeniden ele alınması, taşımalı eğitimin doğal koşullarının gerektirdiği yerlerde uygulanması, toplumsal isteğimizdir. Sorunlara çözüm umudu ve beklentisiyle 2009 eğitim ve öğretim yılının ülkemize, öğretmenlerimize, sevgili öğrencilerimize başarı ve huzur getirmesini diliyorum.

Hiç yorum yok: