18 Nisan 2008 Cuma

Türk Devriminin Temel Yasaları ve Bir Önsezi, Bir Talimat ( ATATÜRK )




Bir Önsezi, Bir Talimat- ( ATATÜRK )

Osmanlı İmparatorluğu ne oldu? Avusturya-Macaristan İmparatorluğu ne oldu? Dünyayı ürküten Almanya'dan bugün ne kaldı: Demek hiçbir şey sürekli değildir.
Bugün ölümsüz gibi görünen nice güçlerden, ileride belki pek az şey kalacaktır.
ve Milletler, bu idrakin içinde olmalıdırlar.
Bugün Sovyet Rusya, dostumuzdur, komşumuzdur, müttefikimizdir.
Bu dostluğa ihtiyacımız vardır.
Fakat yarın ne olacağını kimse kestiremez.
Tıpkı Osmanlı İmparatorluğu gibi, tıpkı Avusturya-Macaristan İmparatorluğu gibi parçalanabilir.
Bugün elinde tuttuğu milletler, avuçlarından kaçabilirler.
Dünya yeni bir dengeye ulaşır.
O zaman Türkiye ne yapacağını bilmelidir.
Bizim, bu dostumuzun idaresinde dili bir, inancı bir, öz kardeşlerimiz vardır.
Onlara sahip çıkmaya hazır olmalıyız.
Hazır olmak, yalnız o günü susup beklemek değildir, hazırlanmak lâzımdır.
Milletler buna nasıl hazırlanır? Manevî köprülerini sağlam tutarak! Dil, bir köprüdür; İnanç, bir köprüdür; Tarih, bir köprüdür.
Bugün biz bu kitlelerden dil bakımından, gelenek, görenek, tarih bakımından ayrılmış, çok uzağa düşmüşüz.
Bizim bulunduğumuz yer mi doğru, onlarınki mi? Bunun hesabını yapmakta fayda yoktur. Onların bize yaklaşmasını bekleyemeyiz.
Bizim onlara yaklaşmamız gerekli… Tarih bağı kurmamız lazım, folklor bağı kurmamız lâzım… Bunları kim yapacak? Elbette biz! Nasıl yapacağız? İşte görüyorsunuz, dil encümenleri, tarih encümenleri kuruluyor… Dilimizi, onun diline yaklaştırmaya ve böylece birbirimizi daha kolay anlar hale gelmeye çalışıyoruz… Tarihimizi ona yaklaştırmaya çalışıyoruz, ortak bir mazi yaratmak peşindeyiz.
Bunlar açıktan yapılmaz, adı konarak yapılmaz, bunlar devletlerin ve milletlerin derin düşünceleridir.

Mustafa Kemal ATATÜRK - 29 Ekim 1933














































“Köy Enstitüleri yalnız köylüyü uyarmanın en kestirme yolunu buldukları için değil, kentlerdeki ve başkentteki eğitim ve öğretim sistemini temelinden sarstıkları için kapatılmışlardır. Köy Enstitüleri on yıl hızlarını sürdürebilmiş olsalardı, Türkiye'de orta ve yüksek öğretmenlerin çoğu öğrencilerinden ders almak zorunda kalabilirlerdi.” (Sabahattin Eyüpoğlu – Köy Enstitüleri Üzerine / Cumhuriyet Gazetesi Tarih ve Kültür Dizisi Kitapları).

Hiç yorum yok: