18 Nisan 2008 Cuma

Mustafa Kemâl'in Gençleri Köy Enstitülüler / Gençliğe Hitabe ve Bursa Söylevi







GENÇLİĞE HİTABE

Ey Türk gençliği !


Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyeti'ni, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir. Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur.

Bu temel, senin en kıymetli hazinendir.

İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek dahilî ve harici bedhahların olacaktır.

Bir gün, istiklâl ve Cumhuriyet'i müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir.

İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler.

Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.

Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler.

Hattâ bu iktidar sahipleri, şahsî menfaatlerini, müstevlîlerin siyasi emelleriyle tevhid edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.

Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi vazifen, Türk istiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!
"Gazi Mustafa Kemâl ATATÜRK 20 Ekim 1927"
...................................

Mustafa Kemal Atatürk'ün, 5 Şubat 1933 günü Bursa'da yaptığı konuşmadır

Şubat 1933'ün ilk günlerinde Bursa Ulucami' de toplanan 100 kadar kişi camilerde Türkçe ezan okunmasına karşı bir ayaklanma girişiminde bulunurlar. Ayaklanma kısa sürede bastırılır. Atatürk olayın hemen ardından Bursa'ya gider. Çekirge yolu üzerinde bulunan bir köşkte akşam yemeği yenildiği sırada bir kişi Atatürk’e ayaklanmayla ilgili olarak şöyle diyecek olur: "Bursa gençliği olayı hemen bastıracaktı, fakat zabıtaya ve adliyeye olan güveninden ötürü...". Atatürk'ün hemen konuşmakta olan kişinin sözünü kestiği ve günümüzde "Bursa Nutku" diye anılan konuşmayı yapmıştır.
Bu konuşmayla ilgili olarak Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı, "Kemalizm, Laiklik ve Demokrasi" adlı kitabında şu yorumu yorumu yapar: 

"Tarihte bu sözleri söyleyebilen bir başka devrimci çıkmış mıdır? Başında bulunduğu devletin bile 'zaaf' içinde olabileceğini düşünen, geleceğin siyasal iktidarlardan kuşkulanabilen, ama gençliğe böylesine 'sınırsız' bir güven besleyen, böylesine 'çek' veren, gençliği böylesine 'son çare' olarak gören bir devrimci yoktur! Ve Atatürk, hem gelecek iktidarlar hem de gençlik konusunda yanılmamıştır."

Mustafa Kemal Atatürk'ün Bursa Söylevi

Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir.
Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır.
Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.
Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, “Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır” demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Polis gelecek, asıl suçluları bırakıp, suçlu diye onu yakalayacaktır.
Genç, “Polis henüz devrim ve cumhuriyetin polisi değildir” diye düşünecek; ama hiçbir zaman yalvarmayacaktır.
Mahkeme onu yargılayacaktır.
Yine düşünecek, “demek adalet örgütünü de düzeltmek, yönetim biçimine göre düzenlemek gerek” Onu hapse atacaklar. Yasal yollarla karşı çıkışlarda bulunmakla birlikte bana, başbakana ve meclise telgraflar yağdırıp, haklı ve suçsuz olduğu için salıverilmesine çalışılmasını, kayrılmasını istemeyecek. Diyecek ki, “ben inanç ve kanaatimin gereğini yaptım.
Araya girişimde ve eylemimde haklıyım. Eğer buraya haksız olarak gelmişsem, bu haksızlığı ortaya koyan neden ve etkenleri düzeltmek de benim görevimdir.”
İşte benim anladığım Türk Genci ve Türk Gençliği!
* * * * * * * * * * * * *
Kaynak : http://tr.wikipedia.org/wiki/Atat%C3%BCrk'%C3%BCn_Bursa_Nutku


KÖY ENSTİTÜLERİNİN KURUMSAL KALITINA DAİR KÜLTÜR BAKANLIĞINDAN DEĞERLİ BİR AÇIKLAMA”

Kültür Bakanlığı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Müdürlüğü’nün, Konya Valiliği’ne gönderdiği 4 Ocak 2000 tarihli yazısına dayanıyor. Kararda şu ifadeler yer alıyor:

Bilindiği gibi Köy Enstitüleri’nin Cumhuriyet dönemi çağdaş kültürel gelişmemizde çok özel ve önemli bir yeri bulunmaktadır. Toplumsal aydınlanmamıza büyük katkıda bulunan ve dünyanın birçok ülkesinde örnek eğitim kurumu olarak esin kaynağı yapılan Köy Enstitülerinin birçoğunun binaları da halen Cumhuriyet dönemi anılarını taşıyarak varlıklarını sürdürmektedir.

Yurt düzeyine yayılmış bulunan Köy Enstitüsü binaları, önemli tarihsel ve kültürel süreçlere tanıklık eden ve Cumhuriyet döneminin Atatürk ilkelerini yaşama geçirmek üzere eğitim ve çağdaş uygarlık hedeflerini simgeleyen kimlikleriyle, 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’nun 6.maddesi gereği korunması gerekli taşınmaz kültür varlıklarıdır.

Bu nedenle ekli listede yer alan ve Valiliğimiz sınırları içersinde bulunan Köy Enstitüsü binalarının 2863 sayılı yasa gereğince korunmalarının sağlanması ve yapılacak her türlü uygulama öncesinde Bakanlığımızdan izin alınması hususunda gereğini rica ederim.”

* * * * * * * * * * * *

KAYNAK: http://girgin-huseyin.blogspot.com/2022/07/ivriz-koy-enstitusu-peskes-mi-cekiliyor.html

* * * * * * * * * * * *

Hiç yorum yok: