10 Nisan 2022 Pazar

KÖY ENSTİTÜLERİNDE YURTTAŞLIK EĞİTİMİ / Yaşar Aladağ

KÖY ENSTİTÜLERİNDE YURTTAŞLIK EĞİTİMİ / Yaşar Aladağ

Öğrencileri dersliğe kapatarak kuramsal yurttaşlık bilgileri ezberletme yerine, enstitüde çeşitli amaçlarla yapılan çalışmalarda onları görevlendirip etkin duruma getirerek topluma ve kendilerine yararlı yurttaşlar olarak yetiştirmek gerekiyordu. Böylece yurttaşlık bilgilerini iş içinde iş aracılığıyla yaşam içinde kazanmaları sağlanabilirdi.

Orada yönetimin öğrencilerin yetişmesi için gösterdiği özen ve onlara tanınan özgürlük karşısında öğrenciler, çalışkanlıkları, becerileri ve aldıkları sorumluluklarla bilinçli birer birey olmanın örneğini veriyordu.

Programın amaçlarında devletin yurttaşa karşı olan görevleri ağırlıklı olarak yer alıyor."Yurttaşlık bilgilerini kazanan öğrenciye, aile, okul, köy ve kent yaşamının çeşitli alanlarında gerekli gözlem ve incelemeler yaptırılarak, yurttaşlık haklarının öğrenilmesi, öğrencilerin bu haklardan yararlanabilecek ve kendi görevlerini de yapacak bilime ulaşmaları sağlanmalıdır" deniyor (Program, s. 69)

ENSTİTÜLERDE YAŞAMA GEÇİRİLMİŞ KİMİ İLKELER ŞUNLARDI:

Öncelikle ulusal bağımsızlığın anlamına uygun bir ahlak alışkanlığı vermek için bireyler yurduna karşı olan bu görevi yapabilecek bir eğitimden geçmelidir.

Çalışmanın mutluluk kaynağı, tembelliğin yıkım olduğu, her bireyin aynı derecede saygıdeğer görülmesi ve elişi gören emekçilerin topluma hizmetinin kafa ile çalışanlar kadar büyük olduğu.

Başkalarının yaptığı işleri kişisel duygulardan sıyrılarak değerlendirmek, her olayda doğruyu, iyiyi bulmak gerektiği.

Alınan bir işi savsaklamak, eksik yapmak ya da başkasının üstüne yüklemenin çıkarcılık olduğu.

Kişisel yararını topluluğun çıkarından üstün tutanların kurdukları yönetimin ve toplumun yıkılmaya mahkûm olduğu.

Gerçeği olduğu gibi görüp, her yerde ve her zaman doğruluktan ayrılmamak, içtenlikli olmak, başkalarının da ayrılmasına olanak vermemek, doğru ve iyiyi bulduğunu çekinmeden söylemek gerektiği.

Gösteriş ve şarlatanlığın birey ve toplum için öldürücü olduğu.

Gerçeği candan sevmenin, onu her zaman aramanın ve ona gitmenin en büyük başarı ve mutluluk kaynağı olacağı

Sosyal adalet, toplumsal doğruluğun en güzel deyimidir; insanlar için azık kadar gereklidir.

Düzen ve disiplin, doğru olanı yapmak, doğru olana uymak başarının sırrıdır.

Aile toplumun çekirdeğidir. Aileye maddi ve manevi zarar getirecek her türlü hareket, topluma ve insanlığa karşı büyük suçtur.

Herkesin sağlığını koruması doğanın yüklediği bîr görevdir. Kendine bakım, beden, giyim ve eşya temizliği bunun ilk koşuludur. Bedeni güçlendirip güzelleştirecek hareketler yapmak gerekir.

Zevk veren zehirleri kullananlar, kendi yaşamlarını tehlikeye sokarlar, insanlığı ve toplumlarını soysuzlaştırırlar.

Başkalarının başarısına sevinmeye kendimizi alıştırmalıyız: Kıskançlık, ilkelliğin en aldatmaz kanıtıdır. Başarı gösterenlerden daha iyisini yapmaya çalışmak ilerleme kaynağıdır. Birbirine yardım edenler,

iyilik sevenler birlikte yükselirler.

Kendine egemen olmak her çeşit erdemin temelidir. Öfkeyi çabuk geçirmek ve etkisine kapılmamak, olgunluğun göstergesidir. Kin ve öç insanı alçaltır

Büyüklenme bir küçüklüktür. Ahlaklı insan kendini olduğundan fazla görmez.

Söyleneni dinlemek, başkalarının inançlarına saygı göstermek, yapılan yerinde eleştirileri hoş karşılamak toplumsal bir görevdir. Başkalarıyla alay etmek, dedikodu yapmak, ahlakça düşüklüktür.

Geleceği düşünmek ve önlem almak, kendini sevmeyi saymayı, bilgili ve erdemli olmayı amaçlamak mutluluk kaynağıdır.

Güzellik zevki, ahlak duygusunun yardımcısıdır.

Gösteriş ve savurganlık toplum ve birey için yıkıcıdır. Yapıcılık tutum ve artırma ile olur. Cimrilik kötü bir alışkanlıktır.

Sevecenlik ve acıma insanlığın yüksek niteliklerindendir. İnsanları birbirine bağlayıcı bir güçtür vb. (Program, s. 73)

Köy Enstitülerinde bir ahlak ve töre dersi yoktu. Yukardaki yurttaşlık ilkeleri öğrencilere ezberletilmiyordu. Ama bunlar oradaki düzende yaşanıyordu. Öğrenciler bu alışkanlıkları; eleştiri toplantıları, imeceler ve büyükler, küçükler arası ilişkilerde, günlük yaşamın çeşitli etkileri içinde sağlıklı olarak kazanıyordu. Enstitü topluluğu bu yapıda olduğu için öğrenciler böyle yetişiyordu.

* * * * * * * * * * * * * 

KAYNAK:Pakize TÜRKOĞLU,Tonguç ve Köy Enstitüleri,s.280-283 ,

Yaşar Aladağ / / “KÖY ENSTİTÜLÜLERİN ÇOCUKLARI” FACEBOOK GURUBU /

https://www.facebook.com/photo?fbid=2075017796011871&set=gm.4959138010788859



Hiç yorum yok: