29 Haziran 2022 Çarşamba

İsmail Hakkı Tonguç'a dair bir öykü / Alim Başaran

 

İsmail Hakkı Tonguç'a dair bir öykü / Alim Başaran

Öğretmen okulunda iş dersi öğretmenimiz Musa Okay’ın anlattığı bir öykü: Köy Enstitülerinin kurucusu İ. Hakkı Tonguç İlköğretim Genel Müdürü olduğu 1944 yılında iki arkadaşı ile birlikte bir gün Ilgaz ormanları içinde bir köye gider. Köyün yeni yapılmış çok güzel ilkokulunun önünde durur. Bu sırada yağmur yağmaktadır. Okulun kapısını uzun süre çaldıktan sonra açtırabilirler. Başöğretmen olduğu anlaşılan 45 yaşlarında bir kişi, okulun bugün kapalı olduğunu söyleyerek onlara isteksizce okulu gezdirmeye başlar. Yazı masasının üzerine konmuş bir tasa tavandan su damlamaktadır. Tonguç başöğ retmene sorar:

– Akıyor mu?

– Evet.

– Okulun iş günü kapalı olmasına köylüler bir şey demezler mi?

– Hepten kapatsam daha çok işlerine gelir.

– Çatının akmasına yardımcı olmuyorlar mı?

– Yok. Çankırı Milli Eğitim Müdürlüğüne üç kez yazdım. Yanıt bile vermediler.

– Peki, siz bir şey yapamaz mısınız?

Boz giysili, üstleri başları tozlu çamurlu bu üç kişinin kim olduklarını, ne aradıklarını anlamayan adam terslenir:

– Ben Başöğretmenim, dam aktarıcısı değil, der.

Bu yanıt üzerine Tonguç, top gibi dışarı fırlar, okulun çevresini döner, bahçenin bir köşesine dayanmış bir merdiven ve yapı işlerinden artakalmış birkaç sağlam kiremit görür. Diğerlerinin karışmasına zaman kalmadan, merdiveni duvara dayayıp çatıya çıkar, kırık birkaç kiremidi aşağıya atar, arkadaşlarından sağlamlarını vermelerini ister, onları yerleştirip iner.

Başöğretmen, bu garip kişilerin ne yaptıklarını pencereden seyretmektedir. İçeri girerler. Tonguç adama:

– Dam yine akarsa, bana bildir, Çankırı’ya yazma, ben gelir damı aktarırım, diyerek kartını verir. Adam kartı okuyunca bayılacak gibi olur.”

Ben de, Tonguç’un bu davranışından esinlenerek öğretmene, öğrencilerden birine evlerinden bir keser ya da çekiçle birkaç küçük çivi getirtmesini söyledim. Öğrencilerden biri bir çekiç ve birkaç çivi getirdi. Çekici ve çivileri alıp müdür vekili öğretmenle birlikte okulun bahçesine çıktık. Pencerenin önüne vardık. Öğretmene, kepengi düzgün bir biçimde tutmasını söyledim. Sonra da menteşenin düşen çivisinin yerine yeni bir çivi çaktım. Böylece kepenk düzelmiş oldu. Öğretmene de:

─ Öğretmenim, bundan sonra kepenklerin çivileri düşerse, kaymakamlığa yazı yazmana gerek yok. Bana haber ver. Ben gelip, düşen çivinin yerine yeni bir çivi çakarım, dedim.

* * * * * * *

PAYLAŞIM: “KÖY ENSTİTÜLÜLERİN ÇOCUKLARI” FACEBOOK GURUBU.- Alim Başaran - Öğretmenim Müfettiş Geldi. Öğretmen Dünyası Yayınları. Ankara – 2017.

Hiç yorum yok: