17 Kasım 2022 Perşembe

Zaman Tünelinden esintiler -1 : Öfkeyi iyi kullanmak / Fakir Baykurt


Öfkeyi iyi kullanmak / Fakir Baykurt

Fakir Baykurt, TÖS Gazetesi’nin 
5 Mayıs 1969 tarihli sayısında yer alan  “Öfkeyi İyi kullanmak” 
başlıklı yazısında  yerel boykotlar ve genel boykot konusunu şu şekilde değerlendiriyordu:

“Birkaç aydır, öğretmenlerimiz yerel boykotlara gidiyorlar.
“Çevresel olayları, müdür öğretmen çatışmalarını, ya da halk adına konuştuğunu ileri süren birkaç
patavatsızın davranışını bahane ederek yapılan bu boykotlar üzerinde derin boylu düşünmek zorundayız.
“Bunlar ilk bakışta birer devrimci hareket olarak görünseler de, temelinden yanlış ve sakıncalıdır. Bugün öğretmenlerimizin karşı karşıya olduğu sorun aslında bu kadar küçük olmadığı gibi, bunun çözümü de bu kadar kolay değildir. Çevresel olayların, müdür öğretmen ilişkilerinin ve güya halk adına yapılan patavatsızlıkların kökü elbet daha büyük ve ana nedenlerdir. Ama müdür öğretmen ilişkisini bahane ederek boykota gitmek, halkı ve öteki meslektaşlarımızı hoşnut etmez.
“Öğretmenin ana sorunu, Türkiye’nin ana sorunundan ayrı düşünülemez. Türkiye’nin ana sorunu şudur:
Büyük halk kitlelerimizi ezen, yurdu yoksullaştıran iç ve dış sömürüyü kırmak, bunun ekonomi, eğitim ve politikamızdaki bağımlayıcı etkilerini silmek, Atatürk’ün anlattığı ölçülere uygun ‘tam ulusal bağımsızlık’ denen ilkeyi gerçekleştirmek ve sonra da, içerde, kapitalist olmayan bir yoldan yurdu bayındırlaştırmak,
yoksulluğu yenmektir. Böylece, herkes için adil olan bir düzeni geliştirmektir.
“Her türlü sömürüyü ortadan kaldıran bir düzen geliştirilmedikçe, öğretmen müdür ve bakanlık arası ilişkiler düzelmez. Patavatsızlıkların sonu gelmez. Evlerimiz basılır, camlarımız kurşunlanır. Maaşımız artmaz, çoluk çocuğumuz bakılmaz. Başka türlü düşünür ve davranırsak, korkak hareket edersek, elde edeceğimiz kısa çaplı ödünlerin etkisi beş altı ay içinde silinir gider.
“Bütün devrimci öğretmenleri örgütleyip, bilinçlerini berraklaştırmadan, onları organik olarak biribirlerine sımsıkı bağlı hale getirmeden girişilecek yerel boykotlar başarı değil, ancak fiyasko verir. Buna girişen arkadaşlarımız kolayca kurban olurlar, bir etki de yapamazlar.
“Peki, hep böyle susacak mıyız? Her gün artan ve asla eksilmeyen haksızlıklara ilelebet katlanacak mıyız? Hayır! Tepki göstereceğiz. Demokratik baskı yaratacağız. Bunun için grev yapacağız... Hakkımız yokmuş.
Bugün o hakkı elde etmiş olan işçilerin de vaktiyle grev hakları yoktu. Mücadele edip alacağız. Mücadele etmeden ne grev hakkı verirler, ne başka bir hak. Doğru dürüst 10 liralık çocuk zammını zamanında veremiyorlar. Bütçede para yok, diyorlar. Bu kadarı yeter, diyorlar. İliklerine kadar sömürülen bir ülkede öğretmen maaşı ile hademe maaşı arasında fark olmaz ve öğretmen de, hademe de geçim sıkıntısı çeker.

“Önce şu gerçekler üzerinde birleşelim:
“1) Grevsiz sendika olmaz.
“2) Durduğumuz yerde grev hakkı verilmez.
“3) Çok sendika değil, güçlü ve tek sendika!
“4) Yumuşak, uysal ve korkak mücadele sonuç vermez.
“5) Sendikal mücadele sert ve dövüşçüdür.
“6) Eğitim sorunu, öğretmen sorunu, yurt sorunlarından ayrılamaz. Yurt sorunları da bir ali veli sorunu
değil, düzen sorunudur.
“7) Düzenin değişmesinde öğretmenin görevi halkın gözünü açmaktır.

“Öğretmenlerimizin öfkelerini ziyan etmeden, onu çok dikkatli kullanmaları ve her türlü karar ve
davranışlarını, merkezi örgüte bağlamaları gerekir. Değilse sonuç başarılı olamaz.” 
(TÖS Gazetesi, Sayı 6, 5.5.1969)
* * * * * * * * * 

Hiç yorum yok: