18 Kasım 2022 Cuma

Zaman Tünelinden esintiler - 4 : BÜTÜN ÖĞRETMENLER BOYKOTA!.. / TÖS (10 Aralık 1969)


BÜTÜN ÖĞRETMENLER  BOYKOTA!.. / TÖS (10 Aralık 1969)

TÖS 10 Aralık 1969 günü
yayınladığı bildiriyle
öğretmenleri boykota çağırdı:

“BÜTÜN ÖĞRETMENLER
BOYKOTA!..

“Sayın Türkiye Öğretmenleri
ve Kamuoyuna

“Türkiye Öğretmenler
Sendikası Genel Yürütme Kurulu,
bayram için Fevzipaşa’dan
Ankara’ya gelen Genel Başkan
Fakir Baykurt’un başkanlığında
bugün bir olağanüstü toplantı
yaparak, bayram ertesi 15 Aralık
1969 Pazartesinden itibaren
bütün Türkiye’de dört günlük bir
ihtar boykotu yapılmasına karar
vermiştir. TÖS Genel Merkezi,
kararı telgraflarla şubelerine
bildirmiştir.
“Boykot, ilk, orta, yüksek, bütün okullarda 15 Aralık 1969 Pazartesi sabahı başlayacak, 18 Aralık 1969
Perşembe akşamı bitecektir. Öğretmenler, 19 Aralık 1969 Cuma sabahı derslere başlayacaklardır.

“TÖS Genel Yürütme Kurulunun Kararı Şöyledir:


“Türkiye eğitiminin ve öğretmenlerinin, içinde bulunduğu bunalım dayanılmaz bir dereceye gelmiştir.
Yabancı etkiler altında, sırtı halka dönük, eşitlikten uzak, tüketici, kalitesiz bir eğitim yıllardır, çocuklarımızı, halkımızı ve öğretmenlerimizi bıktırmıştır. Bugüne kadar yapılan her uyarıyı ve düzeltici her uygulamayı, türlü çeşitli iftira ve bühtanlarla boğan iç ve dış çıkarcılar, bu bakımsız ve perişan devlet eğitimini halkın
çocuklarına bırakıp, kendi öz çocukları için özel okullar açmışlar ve açtırmışlardır. Yöneticilerimiz, kendi öz çocuklarını çoğunlukla dış ülkelerde okutmakta, oradan diploma aldırmaktadırlar. Sömürgeci ülkelerin yolladığı uzman, barış gönüllüsü ve üretim artığı bayat süz tozlarıyla ve bugünkü genel işleyiş ve görünüşüyle böyle bir eğitim, ‘milli’ bir eğitim olma niteliğini yitirmiştir.
“Bunun yanında, yurdun her köşesinde ve her dereceli okulunda çalışmakta olan yurtsever
öğretmenlerimiz, sınıflara girmekten, sokağa çıkmaktan utanır hale gelmişlerdir. Aldıkları ücret, her gün artan hayat pahalılığına yetişmek şöyle dursun, yaklaşmayı bile başaramamaktadır. Ayın onbeşinden sonra öğretmen resmen aç ve yılın her ayında borçludur. Büyük çoğunluğu, resmî bilim kurumlarının 1968 Temmuzu için saptadığı 1941 lira aylık geçim derecesinden iki, üç, dört kat daha az aylık almaktadır. Bu yüzden mesleğini ve memleketini geçici olarak bırakıp Almanya’ya işçi olarak giden öğretmenler vardır.
Bunların sayısı, bizim saptayabildiğimiz kadarıyla 6 bini aşkındır. Bu yüzden, bu kutsal mesleği bırakanların sayısı da, son birkaç yılda, 3500’e çıkmıştır.

“Gerek bu durumu, gerekse eğitimin eksik, bozuk ve yanlış işleyişine çare bulmaya çalışan öğretmenler
acımasızca cezalandırılmış, susup sinmeyenler, geceleyin çarşıdan evine giderken dövdürülmüşlerdir.
Sürgünler, kıyımlar yeter görülmemiş, kışkırtılmış cahil yurttaşlara kongre ve lokaller bastırılmış, geçen yaz Kayseri’de olduğu gibi, mesleğin 800 resmî temsilcisi yaktırılmak istenmiştir. Dünyanın hiçbir yerinde görülmeyen bu ve bunun gibi çirkin saldırılara, Milli Eğitim Bakanı ve Başbakan ses çıkarmamış,
öğretmenlerin temsil örgütüne bir geçmiş olsun bile dememişlerdir.

“Bundan daha acı ve ağır olanı, haklı direncinde ve kutsal savaşında dağ başlarında yapayalnız, bakımsız baskı altında ve bin bir tehlike içinde görev yapan öğretmene destek olan ve Anayasanın çizdiği sınırlardan çok geri olan bir kanunla çalışan sendikası, sanki kanun dışı bir kuruluş imiş gibi, horlanmış ve bugüne kadar resmen muhatap olarak alınmamıştır. Genel Başkanı dahi bugün Genel Merkezden uzak bir yerde görev yapmak durumunda bırakılan bu temsil örgütü her fırsatta karalanmış, halkın gözünden düşürülmek istenmiştir. Hükümet, 5 Ekim 1966’da Paris’te imzaladığı ‘Uluslararası Öğretmenler Statüsü’nü öğretmenlerden ve kamuoyundan saklamış, oradaki yükümlerinden hiçbirini uygulamamıştır. Özel sektörü desteklemek uğruna, Anayasaya aykırı olarak büyük milyonlar harcanmış, Personel Kanunu uygulaması için küçük milyonlar bulunamamıştır. Yıllardır sözü edilen ‘Milli Eğitim Mensupları Yardımlaşma Kurumu’ kanunu da çıkarılamamıştır. Üstelik bu kurumun kanun tasarısı üzerinde öğretmen temsilcilerinin görüşü de
alınmamıştır.
“Bu durumda, mesleğinin şerefini ve gururunu duyan ve hepsi de ağır ve oturaklı olan öğretmenlerimize
yakışan tutum, önce dişlerini ve kemerlerini sıkmak, yetkili yöneticileri her fırsatta nezaket ve ciddiyetle uyarmak ve onların müzminleşmiş sorunlara çözüm getirmelerini beklemek olmalıydı. Bu yol çok denendiği halde, bu kapılar defalarca aşındırıldığı halde, yöneticiler harekete getirilemedi. Bundan sonra
öğretmenlerimize düşen, başlarını kaldırmak, tarihin ve Türk milletinin önünde son sözünü söylemektir.

“Çünkü:
“Öğretmen yalvarmaz.
“Öğretmen boyun eğmez.
“Öğretmen el açmaz.
“Öğretmen Almanya’ya, Hollanda’ya işçi çöpçü gitmez.
“Öğretmen dövülmez.
“Öğretmen yakılmaz.
“Öğretmen kıyılmaz.
“Öğretmen sürülmez.
“Öğretmen DERS verir.
“Öğretmen eline teslim edilmiş çocukları ve milletin kendisini EĞİTİR.
“Öğretmen horlanmaz, öğretmene SAYGI duyulur...
“Her milletin terbiyesinde var olan saygı kuralı, Türk milletinin terbiyesinde daha çok vardır. Bu kural, yöneticilere daha açık bir ifadeyle anlatılmalıdır. Artık buna ciddi olarak ihtiyaç ve zorunluluk vardır.
“Bu yüzden biz Türkiye Öğretmenler Sendikası Genel Yürütme Kurulu, yurdun çeşitli yerlerinden başlayan
boykotları disipline sokmak ve örgütümüze bağlı öğretmenlerimizin, üzerimizde yoğunlaşan baskılarını
dikkate almak zorunda kaldık. 
Bu amaçla, aşağıdaki hususları bütün şubelerimize ve halkımıza duyurmaya oybirliğiyle karar verdik:

“1) Bütün Türkiye’de ve her dereceli okulda öğretmenler, eğitmenler ve eğitim görevi yapanlar, 15 Aralık 1969 Pazartesi sabahından 18 Aralık 1969 Perşembe akşamına kadar dört gün derse girmeyeceklerdir.
Dersler 19 Aralık 1969 Cuma sabahı başlayacaktır.

“2) Girişilen bu hareket, sembolik mahiyette bir ihtar boykotudur. İsteklerimiz dikkate alınmadığı
takdirde, genel mahiyete ve daha uzun süreli fiilî durumlara gidilmesi, vakit geçirilmeden ayrıca düşünülecektir.

“3) İsteklerimiz şunlardır:

“a) Yetkili hükümet temsilcisi, yetkili temsilcilerimizle görüşmeyi ve sonunda bir ortak protokol
imzalamayı kabul ve beyan etmelidir.

“b) Bu protokolde ilk iş olarak, yabancı uzmanların ve barış gönüllülerinin bütün eğitim kurumlarından atılacağı ve zehirleyici niteliğini saptadığımız yabancı malzemeli beslenme eğitiminin durdurulacağı
belirtilmelidir.

“c) Bu protokolde, bütün öğretmen, eğitmen ve eğitim görevi yapanlara ödenen maaşların günün koşullarına denk duruma getirilmesi için hazırlanmış tasarıların hemen görüşme konusu yapılarak
kanunlaştırılacağı belirtilmelidir.

“d) Bu protokolde, özellikle ‘Milli Eğitim Mensupları Yardımlaşma Kurumu’ kanun tasarısının, öğretmen
temsilcilerinin görüşlerine de yer verilerek, en seri şekilde Meclise verileceği ve kanunlaştırılması için çaba harcanacağı belirtilmelidir.

“e) Bu protokolde Anayasaya aykırı 624 sayılı kanunun değiştirilmesi ve kamu personeli için de özgür
sendikacılık olanaklarının sağlanacağı belirtilmelidir. Bu haklar arasında grev hakkının da bulunduğu zikredilmelidir.

“f) Bu protokolde, sendikal çalışmalarından, kanunların suç saymadığı davranış ve görüşlerinden ötürü cezalandırılmış, sürülmüş, çıkarılmış veya kendi isteğiyle ayrılmak zorunda bırakılmış öğretmenlerin, sendikamızca verilecek listelere göre, eski yerlerine veya razı oldukları başka bir göreve döndürülecekleri
belirtilmelidir.

“g) Bu protokolde, yedi yıldır toplanmayan resmî Milli Eğitim Şûrasının toplanma tarih ve biçimi,
temsilcilerimizle görüşülerek ilân edileceği belirtilmelidir.

“h) Bu protokolde, bundan böyle, eğitim öğretim sorunlarının resmî öğretmen temsilcileriyle konuşularak karara bağlanacağı ve uygulanacağı bir ilke olarak benimsenmeli ve bunun kanunlaştırılması için çaba
harcanacağı belirtilmelidir.

“i) Bu protokolde, bu boykotlar dolayısıyla meslekî şeref ve gururunu ortaya koymuş olan
öğretmenlerimize idarece ceza uygulaması yoluna gidilmeyeceği ilkesi de yer almalıdır.

“4) Dört günlük boykotun disiplin için yürütülmesi için Bölge Temsilcilerimiz, Şube Yönetim Kurullarımız görevli ve yetkilidirler. Sloganlarımız, öğretmenlere ve halkımıza duyurulmalıdır.

“-Gerçekten millî bir eğitim istiyoruz.
“-Eğitimin yönetiminde söz hakkı istiyoruz.
“-Zam değil, âdil ücret istiyoruz.
“-Baskı değil, âdil yönetim istiyoruz.
“-Özgür sendikacılık olanakları istiyoruz.
“-Bütün öğretmenler kol kola.
“-Bütün öğretmenler uygun adım, tek ses!
“-Bütün öğretmenler halkla yan yana, can cana!

* * * * * * * * * * 
(Dr.Niyazi Altunya’dan alınan 3 sayfalık bildiri)

* * * * * * * * * *

Hiç yorum yok: