19 Kasım 2022 Cumartesi

Zaman Tünelinden esintiler - 9 : TÖS tarafından sorgular için hazırlanan savunma metni / Yıldırım Koç

 

TÖS tarafından sorgular için hazırlanan savunma metni / Yıldırım Koç

TÖS, boykot dolayısıyla yapılacak sorgulara karşılık verilecek ifadeyi hazırladı ve yayınladı:
“SAVUNMADIR:
TÖS, boykot dolayısıyla yapılacak sorgulara karşılık verilecek ifadeyi hazırladı ve yayınladı:

“SAVUNMADIR:

“Türk öğretmenlerinin temsilcisi olan iki büyük öğretmen Sendikası,
Öğretmenlerin çeşitli meslek ve özlük sorunlarını çözümlemek amacıyla 4 gün süreli bir UYARMA BOYKOTU YAPILMASINA karar vermiştir. Ben de bir öğretmen olarak sözü geçen ve bugüne kadarki bütün çabalarımıza rağmen çözüme bağlanmamış olan mesleki ve özlük sorunların baskı ve bunalımı içinde
bulunduğumdan boykota katıldım.
“Şu nedenlerle hareketimin suç olmadığı inancı içindeyim:

“1) Hukuk, yalnız kanunlardan ibaret değildir. Kanun hükümlerini, hukuk düzeninden kopararak başlı başına yorumlamak mümkün olamaz. Kanunların, Anayasa düzenimizin
çerçevesi içinde, yani Anayasanın sözüne ve ruhuna uygun olarak uygulanmaları gerekir.
“Anayasamızın, 2. maddesi Cumhuriyetin sosyal devlet niteliğini belirtmekle yetinmemiş, 4. maddede iktisadi, sosyal, kültürel hayatın, bütün vatandaşları insan haysiyetine yaraşır yaşama şartlarına kavuşturma amacıyla düzenlenmesini emretmiştir. Öğretmenlerin büyük bir kısmı, toplumun bile altındaki bir yaşama düzeyi içinde sürünmektedir.
“Anayasamız, Hukuk Devleti İlkesini benimsemekle yetinmeyerek, 114, 118 ve 119. maddelerinde tarafsız
idare prensibini ilan ettiği halde, Atatürkçü ve milli bağımsızlıktan yana olan en değerli öğretmenlerin,
partizan bir zihniyetle Anayasaya ve kanunlara aykırı düşecek surette iktidarca cezalandırıldığı inkâr
edilemeyecek bir gerçektir. En yüksek idari mahkeme olan Danıştay’ın bu konularda verdiği kararlar Anayasanın 132. maddesi de hiçe sayılarak, doğrudan doğruya veya dolaylı olarak kâğıt üstünde
bırakılmakta ve böylece Hukuk Devleti ilkesi öğretmenlerin zararına zedelenmektedir.

“2) Demokratik bütün ülkelerde kişi ile devlet arasında pek önemli bir varlık olarak kabul edilen ve
Anayasanın 45. maddesinde benimsenen sendikaların, mesleki alandaki faaliyetlerine ve yetkilerine önem verilmesi ve iktidarın meslekle ilgili her adımda bu kuruluşlarla sıkı bir ilişki içinde bulunması, demokrasinin ve Anayasa düzenimizin kaçınılmaz bir ilkesidir. İktidarın, yüz binden fazla öğretmeni temsil eden iki öğretmen sendikasını, akıl almaz bir inat ve ısrar içinde hasım sayıp onlarla sadece mücadele içinde bulunması ve hele yetmiş bin kişilik bir sendikanın başkanını Ankara dışına atayabilmek niyetiyle mahkeme kararlarına dahi saygı göstermemesi, hukuk esaslarını temelinden baltalayan bir davranıştır.

“3) Anayasamız Milli Devlet ve Atatürk milliyetçiliği ilkesini benimsemiş ve 50. maddesinde milli eğitimi bütün halk için sağlanması gereken bir hizmet olarak ilan etmiş ve nihayet 4. maddede eğitimin iktisadi ve sosyal kalkınmaya hizmet edecek bir biçimde düzenlenmesi gereğini belirtmiştir. Oysa Türk çocuklarının ve gençlerinin topluma faydalı ve milli eğitime kavuşturulamadığı ve geniş kitlelerinin eğitim imkânlarından
tamamen yoksun bırakıldığı ve böylece ilgili Anayasa hükümlerinin yine de kâğıt üzerinde kaldığı inkâr edilemez. (Gazetedeki metinde cümle bu biçimde bozuktur,Y.K.) Kültür emperyalizminin öncüleri olan barış gönüllülerine ilişkin anlaşmanın, Anayasaya aykırı bir biçimde Meclis’den geçirilmiş bulunduğu da hukuki bir olgudur.

“4) Anayasa ilkeleri yalnız öğretmenlerin değil, milli eğitimin ve halkın zararına olarak zedelendikçe, yüz bin öğretmenin haklarını savunan ve milli eğitim davasının doğal bekçisi durumunda olan iki öğretmen Sendikasının, iktidarı uyarma ödevlerine devam etmemesi kendilerine düşen görevden kaçınarak davalarına ihanet etme anlamına gelirdi. Bundan önce yıllarca süren sayısız uyarmanın hiçe sayılması baskıların ve
gittikçe artması karşısında, Anayasanın ruhuna ve demokratik usullere tamamen uygun düşen pek ölçülü pasif bir direnişi, hukuku zedeleyen bir davranış olarak nitelendirmeğe imkân yoktur.
“Bu nedenlerle, hakkımda uygulanmak istenen kanun maddesi Anayasaya aykırı olduğundan konunun
Anayasa Mahkemesi’ne götürülmesini istiyorum.

“5) İktidarın, öğretici boykotları ve işgalleri ve –yine Devlet Memuru olan- Asistanların boykotları
karşısında gösterdiği olumlu anlayışı, uyarı görevini yerine getirmek için elinde başka imkân kalmayan öğretmen kuruluşlarının bu medeni tepkileri karşısında da göstermesi, aynı zamanda Anayasamızın eşitlik prensibine de uygun olacaktır.

“6) Ben kanun hükümlerini ihlâl etmek kastiyle değil, yukarıda açıkladığım mesleki ve özlük sorunlarımın çözümlenmesi amacıyla hareket ettim. Ayrıca hiç kimseyi bu yönde tahrik ve teşvik de etmiş değilim.

“İfadem bundan ibarettir.
“İMZA

“Not. Bu tip SAVUNMA hem adli ve hem de idari soruşturmalarda ifade olarak verilecektir. Ancak idari
soruşturmalarda bu ifadeye aşağıdaki madde eklenecektir.

“7) Suçlanmakta olduğum eylem sendikal bir eylemdir. Sendikal eylemlerden ötürü soruşturma açmaya
yetkili merci C.Savcılığıdır. İdarenin bu konuyu C.Savcılığına intikal ettirmesi gerekir.

“İfadem bundan ibarettir.

“İMZA” ( TÖS Gazetesi, Sayı.45, 1.1.1970. Ali Bozkurt’un 8 Aralık 1970 günü Ankara 9. Asliye Ceza

Mahkemesi’nde yaptığı savunmanın tam metni için bkz.Bozkurt,A., 12’den 12’ye, Anılar-2, Eğitim-Sen Yay., Ankara, 2000, s.41-50)

Yapılan soruşturma ve yargılamalarda çok sayıda takipsizlik ve beraat kararı alındı. Bazı okullarda da öğrencilerden aktif destek geldi. Öğrenci velilerinin önemli bölümü de boykotu destekledi; en azından anlayışla karşıladı. 

Talip Apaydın yıllar sonra bu konuda şu değerlendirmeyi yapıyordu:
“Katılım fazla olmasaydı harcanırdık gerçekten. Ama haklı şikayetlerimiz ve katılımın fazla olması, kamuoyunun bizi desteklemesi kurtardı bizleri. Unutulmaz bir olaydır dört günlük öğretmen boykotumuz.” ( Apaydın, T., “Dört Günlük Öğretmen Boykotu,” Eğitim ve Yaşam Dergisi, Sayı 16,
s.94)
* * * * * * * * * *
* * * * * * * * * *


Hiç yorum yok: